“Artık oyun oynamaktan sıkıldım.”
“Hikaye mi önemli grafikler mi yoksa oynanış mı?”
“Oyunlar bir sanat dalı mı?”
Bu tarz soruları son dönemlerde çok sık duyar olduk. Son dönemlerde diyorum gerçi ama ben kendimi bildim bileli bu ve benzeri sorular oyun dünyasının vazgeçilmezlerindendir. Dönem dönem ortaya çıkar, koca koca insanlar birbirileriyle tartışır ve hiçbir çözüme kavuşmaz. Bunun en büyük sebebi ise hem bu soruların hem de cevaplarının genellikle öznel yargılardan oluşmasıdır.
Animal Well nasıl bir oyun?
Ne kadar konuşursak konuşalım benim için bir oyundaki en önemli unsur sizin için bir şey ifade etmeyebilir. Bu sebeptendir ki bence kelimesinin altı iyice çizilmelidir. Böyle bir giriş seçtim çünkü bugün sizlerle konuşacağımız Animal Well benim için bu tarz sorulardan birkaçının cevabını kendi içinde barındırıyor. Çok şükür ki henüz oyunlar sanat mıdır tartışmasına dahil olacak kadar delirmediğim için bu soruyu bir kenara bırakıp “Bir oyundaki en önemli unsur nedir?” ile başlamak istiyorum.
Hayatım boyuncu tercihimi single player hikayeli oyunlardan yana yapmış biri olsam da benim için bile oyun denince en önemli başlık “oynanış”tır. Oynanış öyle bir şey ki eğlence ürünlerinin başka hiçbirisinde bulunmayan, interaktif ve aynı şeyi defalarca yaptırabilen yegane güçtür. Defalarca aynı filmi izleyebilir ya da defalarca aynı kitabı da okuyabilirsiniz. Tabii ki bunlar da hayatta mümkün olan şeylerdir fakat bunların hiçbiri sizlere tekrar tekrar deneyimlendiğinizde farklı şeyler sunabilme gücüne sahip değildir. Bu demek değil ki oyunların hepsi tekrar oynanabilirliğe ve özgün bir oynanışa sahip ama bizim incelememizin ana konusu olan Animal Well hem oynanışıyla hem de sahip olduğu her şeyle özgünlüğün gerçek bir örneği olarak karşımıza çıkıyor.
Oyunlardan sıkıldın mı? İşte çözümü!
Animal Well, platform yeteneklerinizi sınayan ve kendine has görsel tasarımıyla sizleri büyüleyen bir metroidvania oyunu. Tabii ki hem türü hem de seçtiği görsel dil nedeniyle her oyuncuya hitap eden bir yapım yok karşımızda ama her şeye rağmen tutku ile yapıldığı belli olan ve özgün olmak için değil de gerçekten doğasında bu olduğu için bunu yapan bir oyun var. Farkındayım girişi fazla uzun tuttum ve anlatım için çok fazla benzetmeye başvurdum. Bu durum çok daha fazla sıkıcı olmadan biz direkt oyuna dalalım.
Zaten gerek girişin uzunluğundan gerekse Animal Well’i anlatmak için kullandığım tanımlardan anlamış olacağınız üzere ben bu yapımı çok beğendim. Başında geçirdiğim süre boyunca hiç sıkılmadım ve gerçekten de yeni olmasa da özlediğim bir şeyleri tekrardan yaşıyor muşum hissini bana bolca verdi.
Oyun ilk dakikalarda pek yardımcı olmaması sebebiyle biraz korkutucu görünebilir fakat çok geçmeden edinilen yeni eşyalar ve yetenekler sayesinde engellerin üstesinden geldikçe sizi daha çok keşfetmeye teşvik ediyor. Buradaki risk ve ödül dengesi o kadar güzel ayarlanmış ki bir bulmacayı çözmek için defalarca denemek size kendinizi kötü hissettirmiyor. Çünkü içten içe yeni ulaşacağınız yerde sizi bekleyenlerin hayalini kurmakta oluyorsunuz.
Fizik tabanlı bazı bulmacalar her ne kadar beni canımdan bezdirmeye yaklaşsa da abartılı olmayan ve göze sokulmaya çalışılmayan çevre tasarımları her seferinde beni oyunun içine çekmeyi başardı. Buna ek olarak her metroidvania oyunda olduğu gibi Animal Well’de de geçtiğimiz yerlere tekrar dönme anlamına gelen backtracking mevcut. Bu durum daha önce de bahsettiğim çok iyi ayarlanmış risk ödül dengesi yüzünden türdeşlerine oranla çok daha keyifli.
Yılın bağımsız oyunu ödülü için erken mi?
Oyunu beğenmiş olduğum için biraz da olsa abartıyor olabilirim ama karşımızda cidden taş gibi bir bağımsız yapım duruyor. Tabi ki de canı gönülden daha da güzel oyunlar görmeyi istiyorum fakat bildiğiniz üzere bu tarz işler sık ve kolay tekrar etmiyor. Bu nedenle türü sevseniz de sevmeseniz de Animal Well’e bir şans vermenizi tavsiye ederim. Oyunun başından belki benim kadar memnun kalkmazsınız ama sizlere farklı bir deneyim yaşayacağınızın garantisini verebilirim.