Once Alive, aynı yapıda oyunları görmekten bıktığım “Walking Simulator” türüne uzun bir süre sonra dönüş yaptığım oyun oldu. Bu defa ilgimi çekme sebebi ise “tek bir kişi tarafından yapılan” bir oyun olmasının yanı sıra, sunduğu ortamın da ilgimi çekmesi oldu açıkçası. Eğer hazırsak, neredeyse tamamı Cem Boray Yıldırım’ın ellerinden çıkan ve dağıtımcılığını GameDev.ist’in üstlendiği Once Alive’ın incelemesine başlayalım.
Salgın Sonrası Dünya’ya Hoşgeldiniz
İtiraf edeyim, Once Alive’ın ilk olarak ilgimi çeken tarafı Türk oyunu olması ya da tek bir kişi tarafından geliştirilmesi değil, hikayesi oldu. Zaten yapımcısını falan hikayeyi okuduktan sonra gördüm, o da ayrı bir konu. Neyse benim ilgimi kaptığı kısma geri dönelim.
Küresel çapta büyük bir pandemi gerçekleşiyor ve insanlığın neredeyse tamamı dünya üzerinden siliniyor. Hayatta kalanlar ise virüsün etkisi ile vahşileşen hayvanlar yüzünden sürekli tehlike altında yaşam mücadelesi veriyor. Kargasından koyununa, bildiğimiz tüm hayvanlar enfekte olmuş durumda ve gördüğü yerde saldırıyor. Saldırmaları bir yana, insanlar et de yiyemiyorlar doğal olarak, tam bir felaket!
Kardeşi ile birlikte bir şekilde hayatta kalmayı başarmış olan James, insanların güven içinde yaşadığı HaustVille kasabasından haberdar oluyor. James’e göre bu dedikoduyu takip etmek boşuna, kurdukları düzeni bozmak istemiyor ama kardeşi kendi başına yola çıktıktan bir süre sonra fikrini değiştiriyor ve yola koyuluyor. Sonuna bahsi geçen kasabaya vardığında ise bomboş bir kasaba ile karşılaşıyor.
Once Alive, HaustVille kasabasında geçiyor, evleri geziyor, kasaba halkının bıraktığı notları okuyup kimi zaman geçmişte yaşanan olayların hatıralarına şahit oluyoruz. Bazen gerçekleşen bir olaya anlam veremediğimiz oluyor, biraz daha ilerleyip farklı bir yerde notları okurken “Haaa” diye aydınlanma yaşıyoruz. Hikaye anlatımında aklıma takılan tek şey, hatıraları gördüğümüzde karakterin herhangi bir tepki vermemesi oldu. Sanki o olayı karakter değil de oyuncu görüyormuş gibi oluyor ama bu durumda karakterin neden durduğunu açıklamıyor. Bazı eski oyunlarda da bu oluyordu tabi ama bizi oynadığımız karakterden kopardığını düşünüyorum.
Hikayenin sunumu güzel, bazı çok ilginç olaylar oluyor, bazı anlamlandıramadığım şeyler de gördüm tabi. Belki atladığım bir kısım olmuştur diye düşündüm ama yok, oyun bitmesine rağmen “e buradaki diğerleri ne oldu” düşüncesinden kurtulamadım. Başlayıp tam olarak bitirmedikleri kısımlar var gibi. Ama ana hikayeye bakarsak giriş gelişme ve sonucu güzel bir şekilde veriyor. Belki biraz daha ayrıntılı da verebilirdi ya da sonunda karakterin “niye ki” dedirten hareketleri olmayabilirdi ama olsun. Oyunu oynarken “Dünya’nın geri kalanı ne durumda acaba” diye düşündüğüm bir sürü şey oldu. Açıkçası zayıf bulduğum tek kısım hikayenin girişi oldu, garip zoomlamalar ile bir şey oluyormuş hissi veren ama hiçbir şey olmayan sahneler vardı. Oyunun geri kalanında bu taktiği kullanmıyor olmaları iyi olmuş.
Oyunda ufak tefek bulmacalar ve aksiyon sekansları bulunuyor. Bulmacalar etrafa bakmayı biliyorsanız zorlamayacak kadar basit, aksiyon ise çok zor olmayan kaçış sekanslarından oluşuyor. Ortalama 2 – 2.5 saat süren bir hikaye için yeterli sayıda bulmaca ve aksiyon var, zaten asıl amaçları oynanışı zenginleştirmekten çok hikayeye katkı sağlamak ve gayet makul.
Oyunun tamamını bir kişi yapmış dedik, bu da gördüğümüz her şeyin Cem Boray Yıldırım’ın elinden çıktığı anlamına geliyor ve bu açıdan bakınca harika gözüküyor. Unreal Engine 5 kullanan oyun çok güzel gözüküyor, RTX 4070 ekran kartlı bilgisayarımda 2K çözünürlükte, DLSS kullanmadan sabit 60 fps ile oynamayı başardım. DLSS açtığımda daha da yüksek değerlere ulaşıyordum ama oyunun mevcut performansından gayet memnunum. Büyük bölgelere geçtiğimde başlangıçta ufak bir takılma yaşıyor ama bunu yükleme süresi olarak düşünürsek genel performansı gayet iyi.
Oyun içerisinde bazı ufak tefek hatalara rastladım, kimi zaman etkileşime geçmek için birkaç kez denemem gereken yerler oldu, ya da bazen ortamdaki bir nesne yüzünden girdiğim yerden çıkmakta zorlandım. Hatta bir tanesinde yerde duran bir nesne yüzünde korkunç bir ses eşliğinde ekrana büyük bir gölge düştü. Tam olarak ne oldu bilmiyorum ama planlanmamış bir jump scare yaşatmayı başardı.
Oyun ile ilgili yaşadığım en büyük sıkıntı ise karakterin hareketleri oldu. Genellikle el ve ayaklarımızı göremiyoruz, biraz daha VR havasında ilerliyoruz. Fakat karakter yürürken bir sağa bir sola sallanarak ilerliyor. Bu durum bende ufak çaplı bir “motion sickness” yani “araç tutması” etkisi oluşturdu. Özellikle ilk 1 saat sürekli ara vermek zorunda kaldım. Karakter dümdüz yürüse daha iyi olabilirmiş gibi hissediyorum.
Son olarak oyunun seslendirme ve müziklerinden de bahsetmem gerekiyor. Geliştiricinin tek başına yapmadığı nadir içeriklerden olan seslendirmeler oldukça güzel. Hem Türkçe hem de İngilizce seslendirme ile oyunu denedim ve sonuçlardan gayet memnunum. Diyalogların İngilizce olarak yazılıp daha sonra Türkçe diline çevrildiğini tahmin ediyorum, bu durum bazı diyalogların fazla “Amerikan filmi dublajı” havası oluşturmasına sebep olmuş. Beni rahatsız etmedi, zaten kadroda Crysis’in Prophet’i Bora Sivri‘nin yanı sıra İskender Bağcılar ve Tan Şahinkanat gibi isimler de bulunuyor. Müziklerin ise her biri atmosferi zenginleştirmiş ve dinlemesi keyifli parçalar.
Sonuç
Once Alive’ı oynadığım süre boyunca “oyunu bir kişi, sıfırdan başlayarak yapmış” şeklinde düşündüm ve beklentimi tamamen bu bilgi üzerine kurarak ilerledim. What Remains of Edith Finch ve Gone Home gibi döneminin etkili oyuncularının izinden giden, oynanış mekanikleri açısında zayıf ama asıl amacı olan “hikayesini anlatma” konusunda başarılı bir oyun Once Alive.
Sinemaya gidip daha kötü filmlere daha yüksek bilet fiyatları ödediğimizi de biliyorum. Geliştirilebilecek çok fazla yanı var ama tek kişi tarafından geliştirilen Once Alive, aynı zamanda geliştirici Cem Boray Yıldırım’ın ilk oyunu olarak gönlümü kazandı.
İnceleme
Once Alive
İlgi çekici dünyası, güzel hikayesi, basit bulmacaları, atmosferi zenginleştiren müzikleri ve muhteşem seslendirme ekibi ile 4 dolar verdiğimde üzülmeyeceğim bir oyun olmuş.
ARTILAR
- Güzel bir evren oluşturulmuş
- Müzikler çok güzel
- Grafikler güzel gözüküyor
- Seslendirme şahane
EKSİLER
- Sağda solda ufak hatalar var
- Az sayıda ve fazla basit bulmacalar
- Kimine göre fazla kısa gelebilir
- FOV sebebiyle araba tutması etkisi yapabiliyor