Hayatta kalma türünde, vampirli bir macera arıyorsanız o zaman doğru yazıyı okuyorsunuz. Bahsettiğim oyun tabii ki V Rising. Mayıs 2022 tarihinde erken erişime çıkan bu oyun, erken erişimde kaybolup giden nicesinin aksine, ilk çıktığı günden beri popülerliğini kaybetmemeyi başarmıştı. 8 Mayıs 2024 tarihinde erken erişimden çıkmasıyla birlikte kitlesini korumaya devam ediyor.
İsveç’in pitoresk Skövde kasabasında kurulan Stunlock Studios, V Rising oyununun yapımcılığını üstleniyor. 2009’dan beri oyunlar geliştiren bu stüdyo Battlerite Royale, Battlerite, Bloodline Champions gibi oyunlarıyla biliniyor.
Oyunu kısaca özetlemek gerekirse, bir vampir olarak yüzyıllar süren uykunuzdan uyanıyorsunuz ve hayatta kalmak için mücadele etmeye başlıyorsunuz. Haliyle, en büyük tehdidimiz olan güneşten kaçıp kalemizi inşa ettikten sonra avlanıp hayatta kalmamız gerekiyor.
Peki bu oyun nasıl oynanır?
Oyuna ilk başladığınızda çevrimiçi oyun, özel oyun ve özelleştirilmiş sunucu olmak üzere üç seçeneğiniz var. Çevrimiçi oyunda PvE ile diğer vampirlerle birlik olarak veya kendi başınıza dünyayı ele geçirebilirsiniz. PvP‘de ise vampirler birbirlerinin kulelerini ele geçirebiliyorlar. İkili PvP de PvP ile aynı özellikleri taşımakta. Özel oyun kurup arkadaşlarınızla veya yalnız oynama şansınız da var. Ben PvE’de oynamayı tercih edenlerdenim.
Hangi modda oynamak istediğinizi seçtikten sonra karşınıza vampirinizi özelleştirme ekranı gelmekte. Birkaç kere baştan başladıktan sonra vampiri özelleştirirken fark ettim ki bu bölümde çok oyalanmamız lazım. Çünkü oyuna başladığınızda, oyunun kamera yapısından dolayı karakterinizi bu kadar detaylı göremeyebilirsiniz. Erken erişimdeyken de bu oyunu oynama fırsatım oldu. Çıkışından sonra gördüğüm üzere, bu kısımda iyileştirmeler yapmışlar.
Karakterimizi seçtiğimize göre artık dünyaya merhaba demeye hazırız! Haritaya geçmeden önce sizi bir alıştırma aşaması bekliyor. Oyun kontrolcü desteği bulunsa da ben bu tip oyunlarda tercih etmediğim için klavye ile oynamaya devam ettim. WASD tuşları hareket etmenizi sağlarken, shift tuşu ile zıplayabilir, R ve C tuşları ile de büyülerinizi kullanabilirsiniz. F tuşu ile düşürdüğünüz eşyalarını toplayabiliyorsunuz, aynı zamanda avlandığınızda kan emmek için de bu tuşu kullanıyoruz. Avınızdan beslenmek için kurbanımızı belli bir can seviyesine düşürmeniz lazım. Zaten bu seviyeye geldiğinde üzerinde “beslen” yazısını görebilirsiniz (Evet, oyun Türkçe desteğine sahip).
Oyunun önemli kısımlarından biri olan kan çeşitliliğini, avlandığımız hayvanlardan veya haydut kamplarındaki insanlardan sağlıyoruz. Bu kan çeşitlerinin kalitesini yüzdelik oranla anlayabilirsiniz. Kanınızın yüzdelik oranı ne kadar yüksek ise aktif olan özellik miktarı da bir o kadar fazla demektir. Bu özellikleri, artırılmış fiziksel güç, silahın şarj olma hızı, daha az hasar alma ve artırılmış hasar, saldırıyı savuşturarak alınan hasarın azaltılması şeklinde sıralayabilirim. Kan havuzunuzda kanınız biterse can yenileyemiyorsunuz ve canınız da zamanla düşmeye başlıyor, söylemeden geçmeyeyim.
Oyunda nasıl gelişiyoruz?
Oyunda hayatta kalabilmek için tezgahlar kurup ekipmanlarınızı geliştirmeniz gerekiyor. Peki bunu nasıl yapıyoruz? Bu noktada devreye bosslar giriyor. “Yok Hale, biz böyle iyiyiz, ormanda dolaşıp kampları basıcaz, odun kesicez” diyorsanız eğer, üzülerek sizlere kalenizi geliştiremeyeceğinizi söylemek isterim. Çünkü oyunda bossları kestikçe -ve tabii ki görevleri yaptıkça- yeni tezgahlar, kale duvarları, ekipmanlar ve büyüler açıyorsunuz. Bosslara ulaşmak için oyun size bir kolaylık sağlamış. “K” tuşuna bastığınızda karşınıza “v kanı” sekmesi geliyor ve kanı takip ederek sizi bossların yanına kadar götürüyor. Bu özellik oyunun en sevdiğim kısımlarından biri oldu. Oyun erken erişimde iken kullandığınız bazı tuşları yan tarafta görebiliyordunuz fakat çıkışından sonra bu kısa yolların ekrandan kaldırıldığını fark ettim. O yüzden yeri geldikçe bazı kısa yollardan bahsetmekte fayda var.
Her boss “kestiğinizde”, size bir tane büyü açma şansı veriliyor. 6 adet büyümüz var. Bunları, kaos, kan, şeytani, illüzyon, buz, fırtına büyüsü olarak sıralayabiliriz. Büyülerinize ulaşmak için “J” tuşunu kullanıyorsunuz. Her büyünün birbirinden farklı özellikleri var. Oyun sırasında açmış olduğunuz büyüklerinizi farklı kombinasyonlar yaparak kullanmanız mümkün.
Neticede biz bir vampiriz ve tabii ki sadece büyülerle sınırlı kalacak değiliz. O yüzden sıra geldi vampir güçlerimize. Burada bahsetmem gereken önemli üç şey var. Birincisi can yenileme. Yukarıda da bahsetmiş olduğum kan havuzunuzu kullanarak canınızı yenileyebilirsiniz. Can yenilirken sabit durmanız gerektiğini unutmayın. Oyunda sevmediğim kısımlardan biri diyebilirim.
İkincisi ise kurt formu. Oyunun ilk başlarında vampiriniz yavaş hareket ediyor fakat kurt formuna girerek daha hızlı bir şekilde hareket edebilirsiniz. İlerleyen zamanlarda bir ata sahip olarak hız sorununa kesin çözüm bulmanız da mümkün kılınmış. Üçüncü bahsetmek istediğim güç ise insan hakimiyeti. Avınızın canı %30’un altına düştüğünde, kontrolünüze almak için bu gücü kullanıyoruz. Kullanım basit, “Ctrl” tuşuna basarak kullanmak istediğiniz gücünüzü seçiyorsunuz. Tüm güçlerinize buradan ulaşabilirsiniz.
Kale kalbinizi inşa ettikten sonra onu hayatta tutmamız lazım. Bunun için de kan özlerini toplamamız lazım. Kan özü kısaca sizin enerjiniz diyebiliriz. Bunları avlarınızdan elde edebilir veya tezgah kurarak üretebilirsiniz. Oyundan çıkınca hayat duruyor zannetmeyin. Eğer oyunu birkaç gün oynamayacaksanız kan özünü bolca yerleştirmeniz lazım. Bunu yapmazsanız, kale kalbiniz çürür ve kurmuş olduğunuz tezgahlarınızı, eşyalarınızı kaybedersiniz. Son olarak, kalenizi taş duvar ve zeminle döşedikten sonra çatınız oluşuyor. Böylelikle güneşten korunmuş oluyorsunuz.
Ben bu yollarda kaybolurum…
Bahsetmek istediğim diğer bir konu ise harita. O kadar büyük bir harita yapmışlar ki dolaş dolaş bitmiyor. Gittiğiniz bölgelere dikkat etmenizi tavsiye ederim. Çünkü haritadaki bazı konumların seviyenize yüksek gelme ihtimali var. Eğer ölürseniz, öldüğünüz yere yakın bir ışınlayıcı kullanarak tekrar uyanabilirsiniz. Öldüğünüz yere geri denip eşyalarınızı almayı unutmayın. Biz bu ışınlayıcıları sadece öldüğümüzde kullanmıyoruz. Hatta ilerleyen seviyelerde kalenizin yanına kendi ışınlayıcınızı inşa edebiliyorsunuz. Işınlayıcıların olması güzel ama bir yere ışınlanırken bazı eşyaları taşıyamıyorsunuz. Bu da can sıkıcı olabiliyor.
Haritada ne kadar çok dolaşırsanız, kampların yerlerini görme oranınız da artar. “M” tuşuna basıp bu kampların üzerine geldiğinizde, elde edebileceğiniz eşyaları görüyorsunuz. İhtiyacınız olan ürünleri aramak için güzel bir yol. Gitmek istediğiniz kampa veya başka bir konuma farenin sağ tuşu ile işaret koyabiliyorsunuz bu arada. Sağda gözüken küçük haritada da yolu takip edebilirsiniz. Navigasyon mantığı diyebiliriz. Erken erişimde iken böyle bir özellik yoktu, bence getirmekle çok iyi yapmışlar.
Güneş mi? Eyvah!!
Oyunun diğer can alıcı kısmı ise güneş ışınları. Uzun süre oyunu oynadıktan sonra dışarı çıktığımda güneş ışınlarından kaçar oldum. “Saçmalama” dediğinizi duyar gibiyim. Şaka bir yana, oyun içinde buna çok dikkat etmeniz lazım. Hatta bu noktada size verebileceğim en iyi tavsiye gündüzleri boss kesmeye gitmeyin. Benim için kötü tecrübelerle sonuçlandı, umarım sizler için öyle olmaz.
Ekipman kısmında taş, kükürt, bakır, madeni para vb. şeyler taşıyabiliyoruz. Fakat gümüş söz konusu olunca olay daha farklı. Vampirlerin gümüşe karşı hassasiyeti olduğu için üzerinizde taşıdığınızda canınız zamanla azalmaya başlıyor. Güneş ışığı kadar canınız gitmese de taşırken canınızı kontrol etmekte fayda var.
Fiyat ve Sistem gereksinimleri
V Rising oynarken donma yaşamadan çok rahat oynadım. Fakat internetimde sorun yaşadığım şu günlerde sunuculara bağlanmakta sorun yaşadım. Sistem gereksinimlerini sıralamak gerekirse Intel Core i5-6600 İşlemci, 12 GB Bellek, NVIDIA GeForce GTX 750 Ti 2 GB Ekran Kartı şeklinde sıralayabilirim. Yani epey düşük diyebiliriz. Bilgisayarınız halen nefes alıyorsa muhtemelen bu konfigürasyonun üstündedir.
Diğer bir konu da oyunun ücreti. Dolar olarak ele aldığımızda 17,99$ olsa da Türk lirasına çevirdiğimizde ise fiyatı 579,37 TL’ye denk gelmekte. Kur değişebildiği için fiyatta değişiklik gösterebileceğini göz önünde bulundurun.
Son görüşlerim
Oyunu anlatırken ara ara sevdiğim ve sevmediğim kısımlardan bahsettim. Genel olarak toplamam gerekirse, oyunu sıkılmadan oynadım. “Eve gidip bir an önce oynamalıyım” hissi bende çok oluştu. Tabii bunun yanında canımı sıkan şeyler de olmadı değil. Oyunda her adım birbiriyle bağlantılı ve bazen aynı yerde takılıp durmak bazen oyundan çıkmama sebep oldu. En sevmediğim kısımlarından biri de Türkçe oynamama rağmen, bir kısmının çevrilip bir kısmının çevrilmemesi idi. O zaman Türkçe desteğinin olmasının ne anlamı var? Buraya güncellemeler gelecektir diye umuyorum.
Gelelim bu oyun bu fiyata değer mi sorusuna? Uzun süreli oynarım, açık dünya, hayatta kalma oyunlarını seviyorum diyorsanız eğer, almanızı tavsiye ederim. Bence arkadaşlarla birlikte oynandığında daha fazla eğlenebilirsiniz. Bunu tecrübe edemedim ama bu tarz oyunları oynarken arkadaş grubuyla oynamayı tercih ediyorum. Bazı oyun platformlarında indirim günlerini de yakalayabilirsiniz. Fiyat olarak daha uyguna gelebilir, o zaman da kaçırmamanızı tavsiye ederim.
Hale Avcı