PUBG Blindspot, Steam Next Fest etkinliğinde yayınlanan demo ile birlikte oyunculara sunuldu. PUBG evreninden esinlenen Blindspot, silah sesleri dışında bana daha çok reklamlarda gördüğümüz mobil oyunlar ve Rainbow Six: Siege birleşimi gibi geldi. PUBG’nin yan ürünü olarak karşımıza çıkan PUBG: Blindspot, alandan kaçtığımız bir battle royale oyunu değil, onun yerine dar ve küçük haritalarda bomba alanı savunduğumuz veya alana bomba kurmaya çalıştığımız bir taktiksel nişancı oyunu.
Kuş bakışı taktiksel nişancı olarak karşımıza çıkan PUBG: Blindspot demosunda iki farklı oyun modu bulunuyor. İlki 5v5 Team Deatmatch, diğeriyse 5v5 standart maç olarak adlandırılan iki farklı modda rakip takıma karşı mücadele veriyoruz. Karakterimiz baktığı yeri ve takım arkadaşlarımızın görüşe sahip olduğu yerleri net bir şekilde görebilirken, kalan alanlar savaş sisiyle örtülüyor ve görüş tekrar sağlanana kadar son gördüğümüz şekliyle kalıyor.
Bu bakış açısının haritalarla birleşimi mükemmel hissettiriyor. Masaların arkasında eğilerek saklanmak, odalar arasında yalnızca eğilerek geçilebilecek delikleri siper gibi kullanmak gibi genel olarak görüş açılarını lehinize manipüle etmek oldukça zevkli. PUBG: Blindspot ses dizaynı olarak da oldukça hoşuma gitti. Karakterimizin tam olarak olduğu ve durduğu yöndeki sesleri net bir şekilde duyabiliyoruz. Etrafımızda koşturan bir rakibi, ateş edilen bir alanı saptamak oldukça kolay. PUBG’den alışık olduğumuz silah sesleri de eklenince, rakip karakterleri ve hangi yetenekleri kullanabileceklerini tahmin etmek oyunda vakit geçirdikçe kolaylaşıyor.
Oyunda bazı duvarlar ve pencereler tahta şeklinde, bu sayede içinden mermi geçebilir veya kırılabilir durumdalar. Kırılabilen bu duvarları aynı Rainbow Six: Siege’de olduğu gibi güçlendirmek mümkün. Eğer bir duvarın son gördüğünüz hali sağlamsa, o duvar kırılsa bile eğer görüşü almamışsanız orası size hala sağlammış gibi görünecek, ancak görüşü bir kez aldığınızda düzelecek. Bu konuyla ilgili de şikayetlenmek istediğim bir nokta var keza defans oynarken canı azalan duvarları haritanın bir diğer ucunda olsanız bile görebiliyorsunuz. Bu da rakibin nereden geldiğini, hangi duvarları kırdığını görüş veya ses olmasa bile tahmin etmenize büyük ölçüde destek oluyor.
Oyunda hem saldırı hem de savunma tarafında kullanılabilecek 10 farklı karakter bulunuyor. Bu karakterlerin hepsinin silah ve yetenekleri bulunuyor ve her biri birbirinden farklı. Benim saldırı tarafı için bir favorim bulunmasa da, savunma tarafı için favorim Collision oldu. Pompalı tüfek ve otomatik tabanca taşıyan ve yeteneği olan patlayıcı tuzakları ile adeta dehşet saçan Collision ile büyük bir bomba odasını tek başıma oldukça etkili bir şekilde savunabiliyorum.
Klavye ile hareket ve eşya kontrollerini, fare ile de kamera ve savaş kontrollerini gerçekleştirdiğimiz PUBG: Blindspot, gönlümü hem kazanmayı hem de kaybetmeyi bu kontroller ile başardı. Oyunda hareket etmek oldukça garip hissettiriyor. Sanki yürüme, zıplama gibi basit işlevler, buzlu yüzeyde yan dönmüş varilin üstünde ileri geri yaparak dengede durmaya çalışıyormuş gibi hissettiriyor. Oynadığım süre boyunca da bu basit gözüken yürüme momentumuna asla alışamadım.
Ancak silah oynanışı oldukça hoşuma gitti. Aslında Thunder Tier One’da da gördüğümüz savaş sistemine oldukça benzeyen bir oynanışa sahip. Sağ tık ile nişan alıyoruz ve karakterimiz yavaşlıyor. Shift ile daha da yavaşlayıp daha da keskin bir şekilde nişan alıyoruz. Fare tekerleği ve CTRL ile de nişan almak istediğimiz spesifik yüksekliği, vücut parçasını hedefliyoruz. Yalnızca sağ tık kullanarak da rakibi alt etmek mümkün, ancak oyunun savaş sistemini anlamaya başladıkça ve tuttuğunuz açıların bu nişanlama sistemiyle harmanladıkça oynayış gitgide daha da zevkli bir hal almaya başlıyor.
Oyunun demosunda oldukça ciddi sıkıntılar bulunuyor. Örneğin takım arkadaşlarınız sizi tamamen sebepsiz bir şekilde öldürebilir ve oyundan çıkabilir. Bunların henüz bir cezası bulunmadığından, kaderimdir diyerek es geçmek zorunda kaldığım birkaç oyun oldu. Harita tasarımları her ne kadar hoşuma gitse de, Rainbow Six: Siege’in de çözmek için çok uzun bir zamanını harcadığı “Spawn Kill, Spawn Camp” muhabbeti burada da mevcut. Haritaları öğrenen bazı defans oyuncularının, tamamen kapalı dış duvarlardan yaklaşan saldırı takımındaki oyuncuları alt edişine çok kez tanık oldum.
Gerek kamera açısından, gerek alışamadığım hareket sisteminden başlarda bir türlü sevemedim ben PUBG: Blindspot’u. Ancak savaş sisteminin ve harita tasarımlarından bu kadar zevk aldığımı düşününce, Rainbow Six: Siege’deki binlerce saatimden de yola çıkarak bu demo sürümünün benim için verimli geçtiğini söyleyebilirim. Oyundaki ilk saatlerimde tamamen nefret edeceğimi düşünsem de, oynayıp alıştıkça daha da hoşuma gitti ve günün sonunda çıkışını heyecanla beklediğim bir oyuna dönüştü.
Kuşbakışı kamera açılı bir rekabetçi taktiksel nişancı oyunu oynamak her ne kadar inanılmaz hoşuma giden bir olay olmasa da, çıkışında gelecek yenilikler ve güncellemelerle birlikte en azından 20-25 saatimi ayıracağım bir oyun gibi hissettiriyor PUBG: Blindspot.
Eğer PUBG seven ve benzer türde bir oyun arıyorsanız, size hem hız hem de oynanış açısından istediğinizi verecek bir oyun olduğundan şüpheliyim ancak bir şans vermenizi tavsiye ederim.