İnsanın ilk video oyun deneyimini iyi, şen şakrak hatırlaması gerektiğini düşünüyorum.
Benim için böyle olmamıştı lakin. Babamın işleri sebebiyle yaşadığımız yazlık köyden kocaman bir ilçeye taşındığımızda altı yaşındaydım ve bildiğim, tanıdığım her şeyi de geride bırakmıştım. Arkadaşlarım, tüm boş vaktimi beraber geçirdiğim ve babaanneme bıraktığım köpeğim Bobi, büyüdüğüm ev. Aklınıza ne gelirse.
Bugün bir taşınma hikayesinden anı ayıklamak zor, lakin o zamanlarda öyle değildi. Sulu gözlerle geçen iki günün ardından babam benim oryantasyonumu tamamlamak için bir hamle yapması gerektiğine karar vermiş olacak ki beni evimizin yakınındaki Atari salonuna götürüverdi. Hayatımda ilk kez gördüğüm ahşap, boyumdan büyük oyun makineleri ve adının sonradan River Raid ile Galaxian olduğunu öğreneceğim oyunlarla da ilk defa o zaman tanıştım. Ne yaşım tutuyordu, ne boyum kontrollere erişiyordu ama işte, her şey o gün başladı.
Celestial Contact nasıl bir oyun?
Yana kaydırmalı veya tepeden kameralı aksiyon / shooter oyunları o günlerde favorimizdi (twin-stick shooterlar daha icat edilmemişti zira Dual Shock yoktu henüz), aradan geçen neredeyse kırk seneden sonra da bu durum pek değişmedi. Haliyle, Celestial Contact gibi basit ama size istediğinizi veren oyunların bende yeri ayrıdır. Özellikle de yerli bir oyunsa!
Celestial Contact tepeden kameralı, 2D piksel sanatıyla hazırlanmış, twin-stick shooter türünde, Türkçe destekli yerli bir oyun ve Liffrey – Tuna Yalçın tarafından geliştirilip, Train Simulator Classic için hazırladıkları muhteşem Taurus Mountains DLC’siyle benim de dahil olduğum simülasyon camiasında çok sağlam sükse yapan ANDGames tarafından Steam’de yayınlanmış. Bu açıdan bakınca oyun aynı zamanda ANDGames’in oyun geliştiriciliği yanında yayıncılık tarafına da eğilmeye başladığını gösteriyor.
Celestial Contact’ın ortamı genellikle karanlık ve gerilimli bir uzay gemisi temasına sahip. Yapımcı oyunun türüne roguelike dese de ölümün size kaybettireceği çok şey var ve oyun kesinlikle zorlayıcı bir kıvama sahip. Bu açıdan hafif bir deneyim sunduğunu söyleyemem.
Gamepad olmadan asla
Hemen uyarayım (ki oyun da sizi uyaracak), gamepad olmadan oyunu oynamak pek iyi bir fikir değil. Kendi çevrenizde dönmenizi gerektiren durumlarda kontrolü tamamen kaybedebilirsiniz. Hatta gamepad ile bile kontrollere alışmanız biraz zaman alıyor. Peki neden? Oyunda sol analog ile hareket edip sağ analog ile nişan alıyorsunuz pratikte ancak ben atış yapmadığım zamanlarda sağ yerine sol analog ile kendi çevremde dönerek nişan alırken daha fazla rahat ettim. Burada ufak bir optimizasyona halen yer olduğu kanısındayım ki oyunun da geliştirme çalışmalarının devam ettiğini belirtmişti ANDGames kurucusu Şafak Aktaş.
Oyunda üzerinize gelen düşmanlardan kaçmak ve onlara nişan alıp istilayı sona erdirmeye çalışmak oldukça zorlu bir uğraş demiştim. Her bir düşmanın can seviyesi ve hızı farklı farklı, aynı anda üzerinize dört tane birden geldiğinde kime ateş edeceğinize iyi karar vermeniz, düşmanı iyi seçmeniz gerekiyor. Bu da yetmezmiş gibi koridorlar düz olmadığından bazı yerlerde sıkışmanız işten değil. Bu kadar zorluk yetmediyse karşınıza gelen bosslardan da bahsedeyim. Bunları öldürmek hem zor hem de size doğru yaklaşırken bir taraftan da ateş ediyorlar. Başlarda onlara arka arkaya mağlup olmanız işten bile değil lakin çözüm var.
Oyunda topladığınız dişli parçaları sayesinde mağazadan daha fazla can, daha fazla hız veya kalkan satın alabiliyorsunuz. Tüm bu parçaların bir de negatif yönü var. Mesela ekstra can seviyesi istiyorsanız bossların size verdiği hasar da %20 artıyor. Haliyle, oyun size asla rahat, Pazar gezintisi tadında bir aksiyon deneyimi sunmuyor.
Oyun minimalizmi kendisine düstur edindiğinde anlatabilecek şeyler de oyunun basit tutulmuş mekanikleriyle sınırlı, deneyim etmekse size kalmış. Sinir stres seviyenizi test etmek istiyorsanız, doğru yer. Şimdilik Steam başarımları bulunmuyor. Fiyatı ise 1.5$ olarak belirlenmiş. Türü seviyorsanız kısa da olsa gerilim dolu vakitler geçirtecektir size.
Kürşat Zaman