Geceden daha karanlık bir şey varsa onun da geleceğin olduğu bir ortam. Bir gece gibi süzülen karakter. Warner Bros’un elinden çıkan Batman oyunlarındaki karanlık atmosferi sevdiğimi söyleyebiliriz. Gotham Knights adını ilk duyduğumda, ilk düşündüğüm şeylerden biri buydu. Bir diğeri de arkadaşlarımla çıkacağım yolculuktu. Bakalım bu yol bizi nereye götürüyor.
Gecelerin Yargıçları
Hikayemiz Batman’ın ölümü ile başlıyor. Batman’ın ölümü sonrasında, Batman ailesine mensup diyebileceğimiz 4 kişi Batgirl, Nightwing, Red Hood ve Robin, Batman’ın düzenini devam ettiren kişiler oluyorlar. Giriş sonrasında, istediğiniz dört karakterden birini seçiyorsunuz ve maceranız başlıyor.
Dört karakterin yanına Alfred’in eklendiği senaryoda, Batman’ın ölümünü çevresinde gelişen olayları araştırıyoruz. Üstüne Batman’in ölümü suç çevrelerinde duyuluyor ve işimiz zorlaşıyor. Bu noktada devreye yumruk ve bir Batman kültürü olan gadget’lerimiz giriyor. Birden fazla olan düşmanla dövüşte benim için önemli olan birkaç şey var. Bunlardan biri kareografi. 6-7 kişiyle aynı anda dövüşürken bir akış sağlanmazsa yaptığım şeyden sıkılmam çok hızlı mümkün oluyor. Bir diğeri de yaptığım şeyin etkisini hissetmem. İkinci nispeten daha başarılı olsa da dövüşler oyunun parlayan noktası değil. Hareketler bir animasyondan çok stop-motion hissi verdi bana. Dövüşlerdeki düşman çeşitliliği de rakamsal üstünlükten öteye çok nadiren geçiyor. Daha yakışıklı abiler dövdüğümüz bir bölüm var örneğin, tek farkları daha tehlikeli olmaları. Çoğunlukla dövüşlerde sol tık butonuna yeterince hızlı basmanız yetiyor.
Dövüşteki bu tutukluğun sebebi ise oyunun temelinde yatan hareket problemi. Parkur yaparken, dövüşürken, harita içerisinde gezinirken bir kütlük mevcut. Ana seyahat yöntemimiz olan kanca atmak, olması gerektiği şekilde çalışmadığını hissettiriyor. Mantık olarak bir yerlere kanca atıp çıkmak, sonrasında tekrar kanca atmak ideal değil. Evet kancada tutunacağınız yerden zıplamanız mümkün ama bu yine kütük bir animasyona sahip olduğu için iyi görünmüyor.
Batarang’i Attık, Geri Gelmedi Bu?
Gotham Knights’ın bazı dizayn kararları, sanki sizin oyunu tamamen beğenmemeniz için verilmiş gibi. Hikaye inanılmaz güzel açılırken, kendinizi bir anda aynı şeyleri tekrar yaparken buluyorsunuz. Hikaye hem kısa, hem de kolay tahmin edilebiliyor. Kendilerine ait bir hikaye örgüsüne sahip olmak yerine ayakçı süperkahraman modunda takılıyorlar. Hikayenin tek net iyi yanı ise karakterler. Kontrol ettiğimiz karakterler de, diğer yan karakterler de güzel çizimlere sahipler ve eğreti durmuyorlar. Kendi karakterlerimizin birbiri arasındaki diyaloğunu ben sevdim. Her birinin kendine has tavrı olmasını zaten bekliyordum ama uygulama da başarılı burada.
Karakterlerden kimin seçtiğiniz ise hem önemli hem değil. Oynanışta büyük bir değişiklik olmuyor, ancak diyalogların karaktere göre değişmesi güzel. Karakterlerle ilerledikçe onlara ait özel yeteneklerin açılması, özel kostüm, silah, gadget tasarlamak gibi seçenekler gerçekten çeşitli ve güçlenmenin etkisini görmeniz mümkün oluyor. Gelgelelim, eğer bir karakteri biraz ilerletince “dur bir de ötekine bakayım” dediyseniz, sıfırdan başlıyorsunuz. Yaptığınız ilerlemenin karakterde kalması can sıkıcı. Özellikle de bir görevden önce olduğunda, görevde zorlanmamak için karakteri kasmanız gerekiyor.
Birilerini pataklamaktan sıkılırsanız Batman serilerinden de aşina olduğumuz gizlilik seçeneği burada da devreye giriyor. Gizli ilerlemek oyunu daha hızlı ve daha çekilebilir kılıyor. Aynı hissettiren, sizi farklı bir perspektife sokmayan bir oyunda da oynayışı değiştirmeniz ne kadar etki sağlayabilirse o kadar etkili olabiliyor. Siz düşmanları dövdükçe dolan Momentum yeteneği ve benzer şekilde karakter geliştirmeleri ile gelen özellikler ilk birkaç kullanımda çok etkileyici olsa da sihri çok çabuk kaçıyor. Onun dışında Batman’in bir dedektif de olmasına yapılan mini-bulmaca göndermeleri hoş ve yerinde.
Koş Şövalye Koş
Gotham Knights’ın parladığı yer ne mekanikler, ne dövüşü (oyunun %80i bu olsa da), ne de sunduğu diğer şeyler. Oyunun parladığı yer görseller. Hem şehir, hem karakter özelleştirmeleri, hem de karakterler o kadar iyi ki, bazen durup hayran kaldığım oldu. Yazının başında söylediğim karanlık atmosfer ve umut olma hissi direkt olarak buraya aktarılabilmiş.
Gotham Knights içerik olarak hikayesi kısa, ancak karakter geliştirmeniz için seçenek var. İşin yine üzücü kısmı, bu özelleştirmeler için sizin yine bir “kasma” döngüsüne girmeniz. Bir şeyleri craft etmek için, kasaları açmanız gerekiyor. Sağda solda bulunan kasaların çoğu düşmanların bolca olduğu yerde olduğu için işin sonu yine sizin köşe bir sokakta 5-6 kötüyü dövdüğünüz bir sahne ile bitiyor. İlginç olabilecek mekaniğin, yine dizayn kararları sebebiyle çökmesi çok üzücü. Çoklu oyuncu modunda ise dövüş sorununuz yarı yarıya ortadan kalksa da, bazı ufak tefek mantıksızlıklar ve eksikler yüzünden eğlenceyi katlayabilecek potansiyelini kaybediyor. Ana görevlerde hangi karakteri seçtiğiniz fark ediyor demiştim, ancak yanınıza katılan arkadaşınızı ara sahnelerde göremeyebiliyorsunuz. Bununla beraber sizden daha az tecrübe puanı kazanıyor ve sizden de daha tutuk bir animasyon ile dövüşüyor (bu kısım sadece sizde öyle görünüyor). Eğer oyunu bitirdiğinizde tadı damağınızda ise, New Game+ moduyla benim kanaatimde olması gereken deneyimi de yaşayabiliyorsunuz.
Duyurulduğu günden bu yana gündem olan performans sorunları ve limitlemeler işin tuzu biberi durumunda. İlk öldüğümde oyundan atılmamı komik buldum. Sonra tekrar etmeyen bu hatanın yerini ani dalgalanmalar aldı. Özellikle şehirde dolaştığım veya batmobile ile geçirdiğim anlarda gözle görülür sorunlar vardı.
Gotham Knights, şu haliyle ancak evreni çok seven bir arkadaş daha bulursanız düşünmeniz gereken bir yapım konumunda, ilerleyen dönem ne gösterir bilmiyorum, ancak ben bu karanlıktan bir pelerinlinin çıkıp geleceğine inanmak istiyorum.