Baştan anlaşalım, telefonda oyun oynamak benim için otobüs / metro beklediğim sürece vakit geçirebileceğim minnak oyunları oynamakla sınırlı oldu hep. Öyle ki hayatımda büyük, detaylı bir oyunu telefonda oynadığım yegane anlar Diablo Immortal’ın ilk günleri denilebilir. Eğer mobil bir deneyim istiyorsam ve oyun da etraflıca detaylıysa evimde PSP var, Vita var, olmadı Switch var. Niye telefon ekranını aşındırmaya çalışayım? (Durdurun beni!)
Dark and Darker Mobile uzaktan gözüktüğünde ve ilk bakışın da bana kalacağı netleştiğinde durum biraz değişti. Diablo Immortal’da yaşadığım gayet keyifli deneyimin bir benzerini yaşamak, sevdiğim türleri bir araya getiren ve normal versiyonunu deneyemediğim bu oyunda hoşça vakit geçirmek gibi motivasyonlar buldum kendime. Açık konuşayım, umduğum gibi de oldu.
Dark and Darker Mobile, bildiğiniz gibi bir PvPvE zindan temizleme / kaçış oyunu. Bu türdeki diğer oyunların beta günlerinden aşina olduğumuz üzere, bu oldukça tehlikeli bir kombinasyon. Oyunun mobil versiyona çevrimini üstlenen Bluehole Studio her ne kadar sağlam bir CV ile gelse de bin türlü detayın birbiriyle eşgüdüm halinde çalışmasını gerektiren bu tür, yapımcıyı zengin edebildiği gibi batırabiliyor da.
Darker and Darker Mobile betasında neler vardı?
Türkiye ne şanslıyız ki oyunun betasının devreye alındığı az sayıda ülkeden birisi. Ülkemiz, Güney Kore, ABD ve Japonya ile beraber 11 Ağustos’a kadar sürecek beta sürecinin kapsamında olduğundan, oyunu da epeyce deneyebilme şansımız oldu.
Dark and Darker Mobile’ın betasının optimizasyon anlamında henüz epey işi olduğunu söylemek isterim. Huawei P30 Pro telefonumda default ayarlarda oyun biraz nazlanarak çalıştı ki görece eski bir telefon olsa da pek çok güncel telefondan iyidir Antutu skorları. Laf söyletmem, benim telefonum eski değil optimizasyon işi henüz bitmemiş sayın Bluehole.
Bunun dışında sunucu dahil pek bir problem yaşamadım kendi adıma.
Betada karşımıza çıkan ilk sürpriz, altıncı sınıf olan Büyücü’nün varlığı. Bu sınıfın resmi Türkçe çevirisi büyücü olmayabilir bu arada zira bizim denediğimiz sürümde detayları halen Korece gözüküyordu. Son anda, sürpriz olarak eklenmiş belli ki. Diğer beş sınıf ise her birini diğer RPG oyunlarından tanıdığımız ve bence çok güzel yerelleştirilmiş olan Savaşçı, Ruhban, Kolcu, Düzenbaz ve Barbar.
RPG oyunlarını PC’de oynarken bile fazlasıyla düz bir adamım ben, Savaşçı veya Paladin güdümünden çıkmam. Telefon gibi benim için Pionir deplasmanı ayarında olan bir platformda da seçebileceğim en düz adam olan Savaşçı’yı seçtim ve karakterim ToramanBey ile zindana düştüm.
Teknik sorun falan?
Oyun bir eğitim göreviyle başlıyor ve genel anlamda mekanikler olsun, kullanıcı arayüzü olsun oldukça kullanıcı dostu. Hatta karakter yaratma ekranı bile tahmin ettiğimden daha detaylı. Bu detaylar en başından yolunda olunca, geriye en korktuğum kısım kalıyor; dokunmalı kontroller. Burada da yapımcının hakkını vermem gerek, benim gibi PC köylüsü bir adamı bile rahat ettirmeyi başardı. Sonuçta DnDM açık dünya, dağ bayırdan ziyade Derinkuyu’yu andıran mahzenlerde dolaşıp durduğumuz bir oyun. Endişelerim vardı rahat edeceğim konusunda, boş çıktı, gayet rahat ettim.
Oyundaki karakteriniz konusunda ise, gerçekten ekran kontrolleri konusunda aşmış biri değilseniz, menzilli karakterler sizi biraz zorlayabilir. Oyunda gördüğüm kadarıyla yönelim de ensesi kalın, kılıcı belinde sınıflara kaymış durumda. Lobi de bu tür ‘kapanan halkalı’ oyunlardan alıştığınız tarzda, balık tutmak hariç. Evet oyunda olta satın alıp bekleme işini avcılığa dönüştürme şansınız var. Mekanikler basit tutulmuş ama Professional Fishing’de 100 saati olan beni bile eğlendirmeyi başardı.
Savaşçı sınıfı olunca, elinizde bir de kalkan var. Bunu kullanmak oldukça rahat, zaten rakiplerinizin çoğu da aynı sınıfta olduğundan, bir süre sonra kılıç kalkana dönüyor iş. Herkes Ranger deneyip verim alamamış da buraya gelmiş gibiydi. Ben kendi adıma daha büyük loot için gerçek oyunculara bulaşacak kadar rahat hissetmedim ve mümkün mertebe ganimetimi kapıp kaçmaya çalıştım. Gördüm ki diğer oyuncularda da benzer bir yaklaşım var.
Oyununu PC’de deneyim etmediğimden nasıldı bilmiyorum ancak oyun mekanikleri sırf mobil için yapılmışçasına rahat hissettirdi. Bilmiyorum, belki o tarafta daha da iyidir ancak mobil tarafta herkese hitap eden bir kullanıcı arayüzü, bir oynanış modeli oturtmayı başarmışlar. Elbette oyun çıkana kadar bin tane fix de gelecektir ve muhtemelen her şey daha iyi olacaktır.
Pay-to-win olur mu?
Ben olur gibi hissetmedim. Krafton zaten “biz siz eğlenin diye yaptık yahu” diyordu ama içimde öyle bir çekince de vardı. Malum, mobil tarafın başka gerçekleri var. Ancak oyunda ilerlemenizi hızlandıran veya zorlaştıran sinir bozucu pay-to-win elementler olacakmış gibi durmuyor şimdilik. Konuştuğum diğer oyuncular da aynı görüşteydi ve durumdan oldukça memnundu.
Tatmin hissi konusunda ise, belki benim görüşlerime önem vermeseniz daha iyi olur zira ben Tarkov gibi “kaçtığınızda” feci tatmin hissi veren bir oyunda 1000 saate yaklaşmış biriyim. Haliyle, oyundaki ödüller, kaçtığımızdaki tatmin duygusu benim için herkes için olduğundan daha ‘light’ bir deneyim gibi gelmiş de olabilir. Evet keyif aldım ancak hayır, pek zor değildi ve içeriğin de ne kadar zengin olduğunu görmek için oyunun çıkışını beklemek gerekiyor.
Sonuç
Ben Dark and Darker Mobile’ın oldukça başarılı olabileceğine neredeyse ikna oldum. Yeterince detaylı, keyifli, herkese hitap edebilen, sorunsuz ve ayakları yere basan bir oyun olmuş şimdiden. Bir çıksın hele, bakalım bizi ne kadar başında tutacak, o zaman daha fazla konuşuruz.
HEDİYENİZİ ALMAYI UNUTMAYIN!
Krafton sizler için beta süresinde kullanabileceğiniz 10 adet Dark and Darker Mobile kodu sağladı, hızlıca aşağıdan birini kapmaya bakın!
Hediye paketinin içeriğinde şu eşyalar yer alıyor:
* Precious Equipment Chest x 2
* Escape Stone x 1