Bu oyunu seneler seneler önce duyduğumda bizlere vaat ettiği detay seviyesi hiç de gerçekçi gelmiyordu. Daha oyunun türü falan da yoktu ortada, yanlış anlaşılmasın zira DayZ biraz andırıyor olsa da extraction shooter türüne pek bir yabancıydık. Mesela, PvP türündeki bir oyunda silahlar bu kadar kişiselleştirilebilirse denge nasıl sağlanacaktı? Ekonomisi nasıl dönecekti? Bir şeylerin saatler içinde metaya dönüşmemesi için dua mı edecektik?
Oyunun yapımcısı Battlestate Games tüm bu karmaşaların içinden çıkmayı başardı, yalan yok. Kurallarını kendilerinin yazdığı bir türü aldılar, işlediler ve ortaya öyle bir şey çıkarttılar ki bu seneye kadar taklit bile edilemedi.
Maalesef bu “teklik” biz oyunculara patladı zira Battlestate Games o kadar ağırdan aldı ki geliştirme işini, oyunun bir noktada Star Citizen’a dönüşeceğini bile düşündük. Bir de tabii ilk üç günde bizim de desteklediğimiz şu wipe olayı var. Elde ettiğiniz her şeyin sıfırlanıp oyuna altı ayda bir baştan başlamak ilk başlarda gerçekten de iyi gelmişti. Maalesef 6-7 wipe gören oyuncular ise (mesela ben) artık bu konudan sıkılmaya başlamışlardı ki BSG’den bir kalıcı sunucu (o sıralarda PvP mi PvE mi olacak bilmiyorduk) bir de eskisi gibi altı ayda bir wipe yiyen sunucu olacağı açıklaması geldi.
Yalan söylemeyeyim, bunun da yakın zamanda gerçekleşmesini hiç beklemiyordum, açıkçası ellerini çabuk tuttular. Tabii burada oyuncuların 250$’larını çabucak alma motivasyonunun da payı olabilir diye bir taşlama yapayım.
Tehlike Tarkov değil bizzat benem!
Karşınızda 600 saati çoktan devirmiş bir Tarkov oyuncusu olarak duran ben, oyunu 1.5 sene kadar önce sildim ve kalıcı sunucunun geleceği günü beklemeye başladım. Üstüne artık düşmana ateş ederken sizi köşeyi dönmeden tetiğe basmak zorunda bırakan “desync” sorunları ayyuka çıkmış, hilecilerin sayıları da gitgide artmaya başlamıştı. Bunu PvE moduyla 250 dolarlık bir pakete ekleyip, üstüne biz Edge of Darkness paketi (Daha sonradan çıkacak tüm eklentilere sahip olacağı söylenen şu paket, yazıda EoD diyeceğim) sahiplerine de 95$’lık fatura çıkartıldığını gördüğümde ise hakikaten tadım kaçtı.
The Unheard Edition ortalığı nasıl karıştırdı?
Daha ilk duyurulduğunda oyuna 100 dolar gömüp de Edge of Darkness Limited Edition versiyonu satın alan binlerce kişinin desteklerinin sebebi “bundan sonra gelecek tüm eklentilere erişim” vaadiydi. Battlestate Games ise oyunun merakla beklenen PvE modunu aldı, 250$’lık, ilk açıklandığı haliyle bayağı bir pay to win olan The Unheard Edition paketinin içine koyuverdi. Üstelik EoD sahiplerine 95$ olan upgrade seçeneği, bu versiyonun tamamen satıştan kaldırılmasının ardından “PvE isteyen masaya 250$ bırakacak abiler” tarzı, korkunç bir iletişim tarzına dönüştü. E tabii koptu kızılca kıyamet. Hayatında FPS oynamamış arkadaşlarım bile Battlestate Games’e verip veriştirdi, laf değil.
Battlestate Games aslında nasıl bir hata yaptığını anladı da biraz yanlış anladı. Önce durumu “PvE modu, EoD sahiplerine vaat edilen DLC’lerden biri değil, tamamen yeni!” diye bir sıvadılar, sonra iş “EoD sahiplerine 6 aylığına PvE erişimi vereceğiz” noktasına geldi. İsyan da oyuncular firmanın uzlaşmaz tavrını gördüğünde koptu zaten. Neticede BSG iki defa daha karar değiştirdi. Önce oyun çıkınca EoD sahiplerine bu modu vereceğiz, şimdi veremiyoruz sunucularımız yetmez dediler, sonra ise “peyderpey erişim vereceğiz, mod desteğini açacağız, pay to win silah ve avantajları da (maça öncelikli giriş sırası diye bir acayiplik de vardı bu listede) düzenleyeceğiz dediler. Bolca terbiye bozan EoD kitlesi de istediğini almanın mutluluğu ile susup kendilerine bir kahve yaptı.
Geldiğimiz noktada ilk gün PvE erişimini kapan şanslılardan birisiyim ve şimdiye dek bu modda 80 saat geçirdim. 23 Mayıs tarihi itibarıyla da PvE moduna ulaşamayan bir Edge of Darkness Limited Edition sahibi kalmadı.
Nedir bu PvE modu?
Basitçe PvP’de ne varsa alıp size sunan, sadece sizi alıp maçlarda cücük kadar er tahkimatınızla Level 5 zırhlı eğitimli katillerin önüne atmayan bir mod diyebiliriz. Oyunun bu tarafı PvP tarafından tamamıyla ayrı tutulmuş (hatta bir menüden çıkıp başka bir menüye geçiyorsunuz) yani bir tarafta yaptıklarınız, diğeri tarafı kesinlikle etkilemiyor. Altı ayda bir ilerlemenizin ve ekipmanlarınızın sıfırlandığı PvP modunun aksine, tüm görevler, tüm kazandıklarınız da sonsuza kadar sizde kalıyor.
Tüm haritalar ve oyundaki tüm içerikler ilk günden açık, hatta The Lab haritasına giriş için kart gerekliliğini bile kaldırdılar. Muhtemelen geçici bir süreliğine Flea Market’taki ana kurallardan olan “raid sırasında bulmadığın bir şeyi bit pazarında satamazsın” kuralı da kaldırıldı. Böylece fiyat dengesi konusunda bir orta yol bulunmuş oldu. Yapılan son açıklamalara bakılırsa bunu bir deney gibi görmek lazım, belki geri alacaklar, belki de kalacak. Oyun içi dengelere göre karar verilecektir.
PvE modunda da tıpkı PvP modu gibi oyuna kendi karakterinizle veya SCAV olarak girebiliyorsunuz. Tek farkı, server wipe durumunun olmaması ve yapay zekaya karşı mücadele ediyor olmanız. Yine SCAV’ların nezdinde bir rep puanınız var, pozitifse size sıkmıyorlar, siz PMC’lerle savaşırken de ortalığı karıştırabiliyorlar. Bu arada bu SCAV görevleri arasında bir cooldown süresi var ve Tarkov’da gördüğüm kadarıyla süre giderek artıyor. Üç dört sene önce iki SCAV raid’i arasında 15dk vardı ve Hideout’tan açtığınız geliştirmelerle bu süreyi biraz daha kısaltabiliyordunuz. Şu an süre 45dk civarına çıkmış durumda.
Burada oyunda PVP karakterlerin olmamasının ilk konfor alanı da ortaya çıkıyor. Eğer solo giriyorsanız kimse düşen karakterinizi lootlamadığı için eğer sigortaladıysanız, her şey kesinlikle geri geliyor. İleride de bunun değişeceğini düşünmüyorum, loot yapan SCAV’lar oyunda mevcut olsa bile. Multi tarafında ise durum başka, bir ihtimal AI SCAV’lar tarafından lootlanabilir ve sigortalı da olsa silahlarınızı kaybedebilirsiniz. Burada şunu yapmaya devam etmek lazım, arkadaşınızla giriyorsanız ve yükünüz ağırlaştıysa veya kapıya hızlıca gitmeniz gerekiyorsa, sigortalı ekipmanınızı suya falan atmaya devam edin. Zira EFT Türkiye Elçisi Mehmet Nalçakan’ın dediğine göre AI SCAV’ların yerden lootlama huyları pek yok.
Yine aynı noktada oyundaki bossların çıktığı yerlerin de biraz esnetildiğini hissettim ama Mehmet yerlerine dokunulmadı bildiğim kadarıyla dedi.
Tarkov’da iyiler neler, kötüler neler
Öncelikle maç kurma süresi PvP’ye kıyasla çok dengesiz. Anında haritaya düşebilir veya on dakika bekleyebilirsiniz ve bunlar arka arkaya maçlara denk gelebilir. Bir de son günlerde biraz değişmeye başladı ama spawn noktaları ve çıkılacak kapılar hep aynı. Son olarak gerek PvP gerekse PvE modunda yeni görevlerin sizin başlarda Ground Zero haritasına zorlaması hoşuma gitmedi. Daha önceleri daha üç beş saatte açtığım Jaeger’i açmam saatler sürdü, bu yüzden fena halde alternatif namlu sıkıntısı çektim, M4A1’imi yakın koruma versiyonuna çevirme işi uzadı da uzadı.
Son olarak hem PvE hem Pvp modu için Expansion paketlerinin de satışta olduğunu belirteyim. Bunlar, co-op antrenman modu veya ekstra envanter alanı gibi şeyler sağlıyorlar.
PvE modu daha önce 600 saatten fazla zamanımı geçirdiğim, dertlerinden yorulduğum PvP moduna dönme konusu kapatmama yol açacak kadar iyi olmuş. Gerçekten desync’siz, Level 55 avatar katiller olmadan, hileciler olmadan mis gibi Tarkov deneyimi sunuyor.
Maalesef bu moda ulaşmanız için 250$ ödeme yapmanız gerekiyor, bu da fahiş bir fiyat. EoD sahibiyseniz PvE modu size açıldı, tadını çıkartabilirsiniz tabii. The Unheard Edition’ın ek getirilerini isterseniz, indirimle 50$’a upgrade seçeneği de var. Ben bu konunun da ileride değerlendirileceğini düşünüyorum kendi adıma, cebinizde tomarlarca para yoksa hiçbir oyunun 250$ etmeyeceğini tekrar etmeye gerek yok diye düşünüyorum.
Kürşat Zaman