Selamlar çok sevgili Wallbang okurları. Umarım hayat istediğiniz gibi gidiyordur ve keyifleriniz yerindedir. Ben yazıyı yazarken bayram olduğundan dolayı sizlerin de bayramını kutlamak isterim.
İlk gördüğümde Rusya’da geçen kilise ve rahibeler arasındaki gerilimi konu alan bir korku oyunu zannetmiştim Indika’yı. Oyunu oynadığımda ise kafam öyle bir karıştı ki anlatamam. Hatırı sayılır bir süredir oyun oynayan ve bir o kadardır da inceleme yazan biri olarak ben bu oyun hakkında kelimesiz kalmışım gibi hissediyorum. Size bu oyun nedir, neyi konu alıyor ya da türü nedir gibi sorulara saykodelik bir yürüme simülasyonu dışında başka cevap veremem diye düşünüyorum..
Oyun çıkmadan önceki son fragmanları izlediğinizde de anlaşıldığı üzere Indika, aşırı derecede kafası karışık bir oyun. Açıkçası oyun bittikten sonra, ekrana bakakaldım ve “ee, bu da neydi şimdi?” diye düşündüm. Eminim ki oyunu geliştiren ekibin de kafasında benzeri soru işaretleri mevcuttur.
Bunu oyun kötüymüş ya da bir şeyler eksikmiş gibi anlamanıza gerek yok. Bu durum bazı oyuncular için iyiyken bazıları için de tat vermeyen soru işaretlerine yol açabilir. Ne de olsa, gerek inceleme yazarken gerek de inceleme okurken oyunların kişiye özel deneyimler olduğunu ve insandan insana ciddi seviyede değişiklik gösterebileceğini unutmamak gerek.
Hellblade: Indika’s Saga??
Oyunu başlar başlamaz kilisedeki rahibelerin Indika’mıza olan sevimsiz ve ayrıştırıcı bakışları dikkat çekiyor. İlk olarak şuna bak keyfi yerinde mi yok baş rahibeye su götür o çok yaşlı tarzında ayak işleri kitlenirken, asıl macera bir mektup götürme göreviyle tam anlamıyla başlıyor. Karlı ve engebeli yollarda kafamızdaki şeytani sesle yolumuza devam ederken karşımıza çıkan bir mahkumla birlikte oyun, garip ama aynı zamanda da merak uyandırıcı bir yol hikayesine evriliyor. Hikayenin bu aşamadan sonrasına, Indika ile alakalı spoiler vermemek için değinmeyecek olsam da kafamızdaki şeytani sesi bu başlıkta biraz daha açmak istiyorum.
Oyun boyunca şeytani bir iç ses Indika’ya ve dolayısıyla bize eşlik ediyor. Genelde bize köstek olan bu sesin ana olayı hikayeyi ilerletirken bir yandan da rahibe olan Indika’nın inancını sorgulamak. Yol boyunca hem yalnızken hem de yanımızda insanlar varken yer ve mekan fark etmeksizin Indika’yı ahlaki ikilemlere sokan bu ses oyuna kendine has bir hava katmış.
İğneleyici lafları, Indika’yı yanlış kararlar (kime göre yanlış kararlar!!?) vermeye iten kışkırtmaları ve bitmek bilmeyen memnuniyetsizliğiyle oyun başından sonuna Indika’nın iç sesi bizimle birlikte yolculuğa devam ediyor. Bu, daha önce görülmemiş bir şey olmasa da olabildiğine sade bir oynanışa ve çok da ilgi çekici bir hikayeye sahip olmayan Indika için hayat öpücüğü seviyesinde bir eklenti olmuş.
Oyun mu Değil mi?
Son dönemde özellikle Hellblade 2 ile alevlenen yürüme simülasyonları oyun mudur tartışmaları bu oyuna sıçramamış olsa da biz yine de bu konuyu biraz irdeleyelim. Öncelikle bu bir oyundur bu değildir gibi söylemlerin çok doğru olduğunu düşünmediğimi belirtmek isterim. Bu tartışmanın son dönemde bu kadar popüler olmasının sebebinin ise Hellblade 2 için oluşan yanlış beklentilerin büyük hayal kırıklıklarına yol açması olduğunu düşünüyorum.
Şirketler kendilerini zaman zaman yanlış ifade ettiklerinde bu tarz hayal kırıklıkları doğalken (örneğin Cyberpunk’ın kendine bir RPG gibi tanıtması) kendi beklentilerimiz karşılanmadığında bu oyun değil ya da bu kötü gibi söylemlerin çok da doğru olmadığını düşünüyorum.
Indika’ya geldiğimizde ise bizi kelimenin tam anlamıyla yürüme simülasyonu olan bir yapım karşılıyor. Özenle karmakarışık bir örgüde oluşturulan, kafada onlarca soru işareti bırakan hikayesini oyunculara interaktif bir anlatım ile sunmuşlar. Ana oyun döngüsü bir noktadan bir noktaya ulaşmak olsa da oyun süresini biraz daha eğlenceli hale getirmek için bir iki farklı puzzle sekansı da oluşturulmuş.
Oynanışa odaklanmış olsam ve hikaye ile alakalı spoiler vermek istemiyor olsam da oyunun sonunu pek beğenmediğimi itiraf etmeliyim. Indika, bol soru işaretleri ve anlaşılmazlıklar içerisinde başlayıp sizi bunların peşinden koşturuyor. Doğal olarak da oyunun bir noktasında ya da sonunda kafanızda oluşan soruların cevaplarını almak istiyorsunuz. Bunları alamadığınızda da ister istemez ekran başından kekremsi bir tat ile kalkıyorsunuz.
Bir şans vermesek mi?
Son dönemlerde yazdığım incelemelerin hepsinde, oyunların fiyatlarını göz önünde bulundurarak inceledim. Doğru olanın bu olduğunu düşünsem de bu sefer tavsiye yaparken fiyat etiketinden bahsetmek istemiyorum. Bir yapımdan bahsederken, överken ya da yererken paradan bağımsız konuşmayı özledim açıkçası.
Indika, yaklaşık 4 saatlik oyun süresiyle sıkmayan bir yapıya ve bağımsız takısına rağmen etkileyici bir görselliğe sahip. Bu iki başlık, oyunun güçlü yanlarını oluştururken bir sonuca bağlanmayan hikayesi ve fazla karmaşık anlatımı ise bazı oyuncuları kesinlikle rahatsız edecektir.
Atmosferik ve hikaye anlatımı ağırlıklı oyunları seven, farklı bir yapım deneyimlemek isteyen herkese Indika’yı öneririm. Deneysel bir oyun olduğundan herkese göre olmayacağını bilerek değerlendirirseniz sizler için daha iyi olacaktır. Bir sonraki incelemeye kadar sağlıcakla kalın.