Rockstar Games tarafından geliştirilen Red Dead Redemption, 2010 yılında konsol özel oyunu olarak XBOX 360 ve PlayStation 3 konsolları için yayınlandı. Harika hikayesi, büyük ve gerçekçi açık dünyası ile oyuncular tarafından çokça sevilen bir oyun olarak tarihe geçti. 95 Metacritic puanına sahip olan Red Dead Redemption maalesef PC oyuncularının, tabiri caizse ekrana ekmek banarak beklediği bir oyun olmuştu.
İlk oyunun ardından 2018 yılında devam oyunu olan Red Dead Redemption 2 konsol özel olarak yayınlandı. Ancak bu sefer aradan bir sene sonra PC oyuncuları ile buluştu. Benim gibi Red Dead Redemption 2’yi bitiren bir çok PC oyuncusu, birinci oyunun da bilgisayarlarına gelmesini bekliyorlardı.
Sonunda o gün geldi! Red Dead Redemption’ın ilk oyunu, iyileştirilmiş görselliği ile 29 Ekim 2024 tarihinde PC oyuncuları ile buluştu. Bu yazımızda sizler için Red Dead Redemption’ı inceledim. Sandalyelerinizi çekin ve gelin nelerle karşılaştık beraber bakalım.
Peşimizdeki Geçmiş
Red Dead Redemption 2 oynadığım günden beri birinci oyunu oynama isteğim çok fazla artmıştı. Evet mekanik olarak çok daha eski bir oyundu ama hikayesini çok merak ediyordum. Çünkü ikinci oyun, birinci oyunun öncesini anlatıyordu. Seriye tersten başladığım için aslında bu benim için bir devam hikayesi olacaktı.
Red Dead Redemption, John Marston’ın iki takım elbiseli adam ile Blackwater’a gelmesi ile başlıyor. Daha sonrasında John tek başına trene biniyor ve Armadillo kasabasına doğru seyahat ediyor. Yolculuğu sırasında birçok insan ile tanışırken, geçmişinde tanıdığı insanlar da karşısına çıkıyor. Amerika’dan başlayan macerası Meksika’nın uçsuz bucaksız çöllerine ve küçük kasabalarına kadar ilerliyor. John Marston bu yolculukta yeri geliyor çiftlik sahiplerine yardım ediyor, yeri geliyor büyük haydut grupları ile savaşıyor. John’un bu sahnelerdeki duygusal tepkilerini ve diyaloglarını çok beğendim. Genel olarak kibar bir yapıya sahip olan John’un yeri geldiğinde sert ve tehlikeli bir insana dönüşmesini çok güzel yansıtmışlar.
Oyunun hikayesinde beni en çok etkileyen ve şaşırtan sahneler geçmişe dönük göndermeler ve karşılaştırmalarda yaşandı. Seriye Red Dead Redemption 2 den başladığım ve yakın zamanda bitirdiğim için oyunu ve yaşananları hatırlıyordum. Bu nedenle bazı sahneleri izlediğimde üzülürken bazılarında gülümsedim. Tabii seriye bu oyun ile başlasaydım muhtemelen öncesinde ne oldu diye de çok merak ederdim. Oyunu 20 saat gibi bir sürede bitirmek ile beraber sonunu da beğendim. Ucu açık bırakılmayan, güzel, tatmin edici bir son ile bitirilmiş hikaye.
Hikaye oyunun bütününe güzel bir şekilde yedirilmiş. İlk olarak oyunun temel mekaniklerini öğreten basit görevler ile başlıyoruz. Oyunda ilerledikçe hikaye yavaş yavaş derinleşiyor ve ciddileşiyor. Ayrıca ana hikaye dışında etrafta gezerken karşılaşabileceğimiz yan hikayelerin olduğu görevler de bulunuyor. Bu görevlerin bazıları çok uzun olmasa da açık dünyayı güzel bir şekilde doldurduğunu söyleyebilirim.
Gerçekçi bir oyun
Bazı oyunlar ne kadar eski olurlarsa olsunlar, mekanikler akıcı ve iyiyse aradan 10-20 sene geçmiş olsa bile kendini oynattırabiliyor. İşte Red Dead Redemption da öyle bir yapım. Oyuna başlamadan önce eski olmasından dolayı biraz şüphelerim vardı. “Acaba oynarken çok yorar mı, canım sıkılır mı?” diye düşünüyordum. Neyse ki çok fazla öyle bir durum yaşamadım. Oyunu ilk açtığımda karakter ve at kontrolleri biraz hantal geldi. Özellikle at sürme mekaniği konusunda oyunun ilk saatlerinde yoruldum diyebilirim. İkinci oyunda atın çevik hareketlerine aniden dönmelerine o kadar alışmışım ki bu kadar hantal bir yapı başlangıçta zor geldi normal olarak.
Red Dead Redemption, oyun fiziği ve gerçekçilik bakımından çıktığı dönemin çok ötesinde bir yapım. Düşmanın eline ateş ettiğinizde silahını düşürmesi ve vücudunda ateş ettiğiniz bölgeye göre tepki vermesi gibi detaylara sahip. Ayrıca oyunda yaptığınız eylemlere göre değişen bir onur sistemi var. İnsanlara yardım ettikçe bölgedeki tanınırlığınız artıyor. Bu durum mağaza indirimi ve suç işleme toleransı gibi faydalar sağlıyor. Örneğin bir bölgede at çalarsanız artık şerifler peşinize takılmıyor. Şerifler peşinize takılsa da zaten rüşvet vererek peşinizi bırakmalarını sağlayabiliyorsunuz. Tabii ki bunu yapmanız onur seviyenizi çok fazla düşürüyor. Onun yerine posta ofislerinde cezanızı ödeyebilir veya bulduğunuz af mektuplarını verebilirsiniz.
Silah ve eşya çeşitliliği de oldukça fazla. İlerledikçe sürekli yeni bir silah almamız karakterimizin gelişimini güzel bir şekilde hissettiriyor. Etrafta yaptığımız görevler ve bulduğumuz sandıklardan yeni kıyafet parçaları da elde edebiliyoruz. Parçaların hepsini topladığımızda ise o parçaların oluşturduğu özel kostümü giyebiliyoruz. Kostümlerin bazılarının özellikleri de bulunuyor. Takım elbise giydiğimizde özel poker oyunlarına katılabiliyorken, haydut kostümü giydiğimizde fazla dikkat çektiğimiz için şerifler tarafından hoş karşılanmıyoruz. Bu da oyunda bulunan ve sevdiğim güzel detaylardan biri aslında.
Oyunda diğer sevdiğim şeylerden biri ise etrafta gezerken çeşitli olaylar ile karşılaşabiliyor olmak. Atıyla insan sürükleyen haydut grupları, çeşitli hayvanları avlayan ve derilerini toplayan avcılar, yardıma muhtaç insanlar, pusu kuran çeteler ve kaçan suçluların peşinde koşturan şerifler ile haritanın her yeri tamamen canlı bir Dünya hissi yaşatıyor. Ayrıca katılabileceğiniz at yarışları, sinema, poker ve atıcılık gibi birçok etkinlik bulunuyor. Kasabalarda bulunan afiş duvarlarından aranan suçluları da yakalayıp getirebiliyorsunuz. Canlı veya ölü olarak getirdiğiniz suçlular için farklı fiyatlarda ödemeler yapılıyor. Oyunun başlarında halatınız olmadığı için canlı bir şekilde yakalama imkanınız maalesef bulunmuyor. Biraz oyunda vakit geçirdikten sonra ana hikayede kement sahibi oluyorsunuz.
Amerika’dan Meksika’ya kadar uzanan devasa haritada hızlı seyahat yapmak için belli noktalarda bulunan at arabaları veya kamp yapma sistemi kullanılıyor. At arabası kullandığınızda belli bir ücret karşılığında istediğiniz bölgeye gidebiliyorsunuz. Eğer gittiğiniz bölge kasaba değil sizin seçtiğiniz bir yer ise o bölgenin yakınında bulunan bir yolda iniyorsunuz. Hızlı seyahat sistemi oyunda kolaylık sağlasa da pek kullanışlı ve pratik bulduğumu söyleyemeyeceğim.
Merhabalar Mr. Marston
Red Dead Redemption’ın ana hikayesi ve yan görevleri özenle tasarlanmış. Kamera açıları, diyaloglar, karakterler ve atmosfer hikayeyi çok daha üst seviyeye taşımış. Yenilenmiş grafikler, ışıklandırma ve uzak çizim mesafesi de bu sahneleri çok daha iyi göstermiş diyebilirim. Ana görevlerde sevmediğim tek görev sanırım inekleri güttüğümüz birkaç görev olabilir. Çünkü sağa sola kaçan inekleri kovalamak oyunun başında eğlenceli olsa da sonradan tekrardan birkaç kere daha yaptırılması keyif kaçırabiliyor. Ana görevlerin olduğu yerlerde çarpı şeklinde konum işareti olması da bana nostalji hissiyatı yaşattı diyebilirim. Yine bir Rockstar Games serisi olan Grand Theft Auto oyunlarında, görev yeri zeminde kırmızı veya farklı bir renkte belirtiliyor ve o alana temas etmeniz gerekiyordu. Havada duran ve bizim görevi almamızı bekleyen çarpı ikonu da tıpkı buna benziyor.
Oyundaki yan görevlerde de çeşitlilik sağlanmış. Hatta bu görevlerin bazıları size farklı seçimler yapmanıza da imkan tanıyor. Örneğin bir görevde bir adamın yanına gidip karısına dönmesini sağlamanız gerekiyor. Adam ile konuştuğunuzda adam ya bana para ver yada karımla görüş gibi bir seçenek sunuyor. Ben bu görevde daha fazla vakit kaybetmek istemediğim için adama 5$ dolarını verdim ve görevi tamamladım. Başka bir görevde ise bir hayat kadınını kurtarmak için çalıştığı yere 200$ ödedim ve oradan çıkmasını sağladım. İlk başta oranın sahibini öldürmeyi denedim ancak görev maalesef iptal edildi.
Ana senaryo dışında Undead Nightmare isimli bir ek paket de oyunla birlikte geliyor. Alternatif bir senaryoya sahip olan bu oyunda tüm kasabada bir zombi salgını başlıyor ve bu olay sonucu John’un yaşadığı garip olayları görüyoruz. Garip dedim çünkü mizahi yöne sahip bir ek paket olmuş.
Optimizasyon ve Görsellik
Oyunun görselliği gerçekten başarılı bir şekilde iyileştirilmiş. Karakter ve çevre dokuları, ışıklandırma ve uzak çizim mesafesi günümüz oyunları kadar iyi görünüyor. 14 sene kadar eski olan bir oyun için görselliğin bu kadar iyi geliştirilmesini çok beğendim. Görsel geliştirmeler hem genel oynanış açısından keyif arttırıyor, hem de ara sahneleri çok daha etkileyici bir hale getiriyor. Özellikle bazı sahnelerde oyun stilize bir tarzla çizilmiş gibi görünüyordu. Bu nedenle oyunda sürekli elim ekran görüntüsü tuşunda bekliyordu. Görsellik o kadar hoşuma gitti ki 200’den fazla ekran görüntüsü aldığımı söylemeden geçemeyeceğim. Red Dead Redemption’ın müzikleri ve ses tasarımları da başarılı olmuş. Western temalı yapımlardaki yer yer gelen ses efektleri ve müzikler ile o gerilim dolu hissiyatı oyuncuya güzel bir şekilde yansıtmışlar.
Red Dead Redemption’ı Nvidia RTX 4060 grafik kartı ile en yüksek grafik ayarlarında sorunsuz bir şekilde oynadım. Çökme, donma veya kasma gibi hiç bir teknik sorunu yaşamadım. Maalesef günümüzde çıkan her oyunda bu tarz problemler normalleştiği için optimizasyonunun iyi olması artık daha fazla önem arz ediyor. Nvidia DLSS 3.7 ve AMD FSR 3 teknolojisi de yenilenmiş sürüm içerisinde bulunuyor.
Sonuç
Eğer kovboy temasını seviyorsanız veya Red Dead Redemption 2’yi oynayıp bitirdiyseniz kesinlikle bu oyuna bir şans verebilirsiniz. Ancak şunu belirtmeliyim ki fiyatı bana biraz fazla geldi. Eğer oynamayı düşünüyorsanız indirimleri beklemenizi tavsiye ederim. Ortalama 15-20 saatlik bir oynanışa sahip Red Dead Redemption’ın Steam Fiyatı $49.99 ve Epic Games fiyatı ise ₺1749 olarak belirlenmiş.
İnceleme
Red Dead Redemption
Red Dead Redemption, benim gibi ilk defa oynayacak oyuncular için harika bir deneyim sunuyor. Daha önce oynamış oyuncular için de modern bir nostalji hissiyatı vereceğini söyleyebilirim. Görselliği, hikayesi ve oynanışı ile hala başyapıt diyebileceğimiz bir yapım.
ARTILAR
- Görsellik harika
- Hikaye güzel
- Optimizasyon başarılı
- Oyunun fizik mekanikleri çok iyi
- Yaşayan oyun dünyası
EKSİLER
- Hızlı seyahat pek kullanışlı değil
- Küçük birkaç oyun hatası
- Oyunun fiyatı