PUBG ile tanıdığımız Krafton’un son projesi Thunder Tier One, taktiksel üstten bakışlı oyunlar üzerine olan açlığımızı dindirmek için 7 Aralık’ta çıkışını gerçekleştirdi. Uzun bir süredir geliştirme aşamasını yakından takip ettiğim oyunu tabii ki anında tüketmek için harekete geçtim. Peki oyundan olan beklentilerimiz ne ölçüde gerçekleşmiş, bize vaat edilen oyun gerçekten ortaya çıkmış mı? Haydi buna hep beraber bakalım.
90’larda Ülke Kurtarmak
Thunder Tier One 1990’lı yılların başında geçiyor ve özel operasyon birimi lideri olarak 4 kişilik bir ekibin gergin anlarına tanıklık ettiğimiz askeri bir oyun olarak karşımıza çıkıyor. Siz ve komutanızdaki üç askerden oluşan 4 kişilik bir ekip, Doğu Avrupa’daki kurgu ülkelerden birisi olan Salobia’yı ele geçiren terör örgütünden kurtarmak ve oluşumu dağıtmak için görevlendiriliyor. Bu özel operasyon timinin adı “Thunder Tier One.”
Kontrol edebileceğiniz karakterlerin geçmiş hikayeleri detay içermeden, kısa bir şekilde yazılmış olsa da, görevler öncesi yapılan bilgilendirmeler hem hikaye açısından hem de operasyona gittiğiniz bölgenin planı açısından oldukça zengin. İlk defa göreceğiniz bir bölge için bu ekrandan kendinize yüzeysel taktiksel planlar yapmanız mümkün. Oyunun içine giriş yaptığımızda da bu konuda bize ileride açıklayacağım UAV sistemi oldukça yardımcı olacak.
Oyun oldukça kısa bir hikaye moduna sahip fakat oynanış çeşitliliği, haritaların farklı bölgelere ve yükseltilere sahip olması özellikle de arkadaşlarınız ile çok daha çeşitli taktik planlar kullanarak oynamanıza müsait olan yapısı bu 9 bölümlük hikaye modunun eksikliğini kapatıyor. 9 bölümün hepsi yaklaşık 3 saat kadar sürse de, bu 3 saatin yaklaşık 1 saati yalnızca bölümlerin haritalarını öğrenmeye çalışmakla geçiyor. Fakat bir görevi herkesi öldürerek, bir Hafif Makinalı Tüfek (LMG) ve bombalar eşliğinde kaos yaratarak geçebileceğiniz gibi telleri keserek hedefinize kadar gizli bir şekilde ulaştığınız, arkadaki bir inşaatın çatısına koyduğunuz keskin nişancının da çıkışınızı kollayacağı bir plan yapmak da mümkün.
Bölümlerdeki hedeflerimiz için de çeşitlilik bulunuyor. Bazı görevlerde bir yerleşkeye girip tüm düşmanları temizlemeniz istenirken, bazı görevlerde belli bir yerden düşmanlara ait bilgileri ele geçirmeniz gerekiyor. Tabii ki bu tarz görevlerde ilerlerken bunu gizlilikle yapmak veya gökyüzünden ateş yağdırırcasına ilerlemek sizin elinizde. Tabii ki bu konularda kısıtlama bulunmuyor olması bazen ele geçirmeniz gereken bir düşmanı farkında olmadan öldürebileceğiniz anlamına geldiği için dikkat etmeniz gerekmekte.
Bölüm tasarımları bize bu tarz taktikler sunuyor olsa bile haritaların çoğunu ilk defa oynarken tamamen keşfedip buna göre bir strateji belirlemek zor. Bunun için oyun İnsansız Hava Aracı (UAV) sistemine bel bağlamış gibi duruyor. UAV’yi daha etkin bir biçimde kullanmaya başlamak oyunun zorluğunu büyük ölçüde almakta, fakat kullanmamak da tabii ki haritayı öğrenip defalarca planlar yapana kadar tatlı, gergin bir zorluk sağlıyor.
Peki UAV genel olarak ne işe yaramakta? Görev alanında gezen bu insansız hava aracı sayesinde anlık olarak bölge ve düşmanlar üstünde bir görüş sağlıyorsunuz. UAV’ye dahil olan termal görüntüleme özelliği sayesinde gece gündüz fark etmeden düşmanlarınızın lokasyonu hakkında net bir bilgiye sahip olabilir hatta evlerin, kulübelerin içindeki düşmanları da bu sayede görebilirsiniz. İleride daha detaylı açıklayacağım takım arkadaşlarını kontrol edebilme özelliği eşliğinde, UAV ile sanki görev alanında siz hiç yokmuşçasına ekibinize emirler vererek görevleri geçmek de mümkün.
Yeri gelmişken oyunun dengesiz zorluğundan da bahsedeyim. Oyunda iki farklı zorluk modu bulunuyor, Arcade ve Realism. Arcade zorluğunda ekranınızdaki göstergelerde artış oluyor ve düşmanların zorluğunda ufak bir düşüş oluyor. Bu da oyuna veya türe alışmaya çalışırken yardımcı olabilecek bir özellik. Realism modunda ise arayüzde kimin nereye baktığını göremiyor, gördüğünüz düşmanların yerini geçici olarak biliyorsunuz. Oyunu tamamen Realism modunda bitirdim ve özellikle bir bölümü ilk defa oynadığınızda haritayı iyice öğrenene kadar birçok defa ölüyor, her ölüşünüzle birlikte yeni taktik geliştirerek veya hazır taktiğinizin üstüne koyarak ilerlemeye başlıyorsunuz. Fakat haritayı ve ilerleyebileceğiniz birkaç farklı yolu keşfettikten sonra haritaların zorluğu tek başınıza oynuyorsanız yanınızdaki yapay zekanın davranışına bakmaya başlıyor.
Takım Arkadaşları
Yapay zeka zaman zaman iyi çalışsa, verdiğiniz komutları doğru bir şekilde uygulasa bile bazen sırf sizinle dalga geçmek için birisi şaka yapıyormuş gibi hissettirecek saçmalıkta davranıyor. Tamamen gizlilikle gitmeye çalıştığınız bir yerde koşa koşa yanınıza gelme gibi hataları yapmadığı zaman oldukça iyi çalışıyor ve bu tarz hataları nadir yapıyor. Üstelik yapay zekanın kontrol edilişinin bu tarzda, detay ve gerçekçilik üstüne odaklanan bir oyunda oldukça komplike olacağını ve özellikle büyük bölümlerde can sıkacak derecede mikro oynanışa döneceğini düşünüyordum fakat bu açıdan oyun mekanikleri oldukça başarılı. Yapay zeka takım arkadaşlarınızı yalnızca tek bir tuşla kontrol edebiliyorsunuz ve dilerseniz onların da hazır ekipmanlarını özelleştirmek mümkün. Takım arkadaşları için yapacağınız özelleştirmeler, silahını değiştirmeler, silah eklentileri ve destek ekipmanları olarak, kendi karakterlerimizle aynı özelleştirme seçeneklerine sahipler fakat onlara doğru komutları vermediğiniz sürece bu özelleştirmelerin pek bir artısını yapay zeka için görmüyorsunuz.
Takım arkadaşlarınızı kontrol edebilmenin bir güzel yanı da tabii ki kafanızdaki taktikleri tam olarak uygulayabilmeniz. Geniş, açık bir alanda ilerlemek istediğinizde takım arkadaşlarınızdan birisinin önünüze sis bombaları atmasını, diğerinin arkasında ne olduğunu bilmediğiniz bir köşeye sersemletici bomba atmasını sağlayabiliyorsunuz. Böylece siz, kontrol ettiğiniz son askerle birlikte o köşeden güvenli bir şekilde düşmanları etkisiz hale getirebiliyorsunuz.
Yapay zeka karakterlerini özelleştirmenin yanı sıra seçebileceğiniz 19 karakter bulunuyor. Bu 19 karakter farklı sınıflara, geçmiş hikayelere, görünüşlere ve özelliklere sahip. Ayrıca bu 19 karakterin de sınıflarına ve geçmişlerine uygun farklı silah setleri bulunuyor. Karakterlere ait özellikler ise çeviklik, beceri ve isabetlilik. Bu özellikler 19 karakter için de farklı ancak bu değerlerin yapak zeka tarafından oyuna fazla etkisi bulunmuyor, her ne kadar farklı gözükse de aynı hissettiriyor. Fakat iş kendi karakterinize geldiğinde silah özelleştirmek ve karakter özelliklerinize etki eden değerleriniz kesinlikle fark ettirecek bir düzeye çıkıyor.
Ayrıca benim için en büyük eksilerden birisi takım arkadaşlarınızın görevler arasında hiçbir değişime uğramaması oluyor. Bu, oyunun tek kişiden ziyade 4 kişilik bir grubun oynaması için tasarlanmış olmasından dolayı olabilir ancak ölen takım arkadaşlarınızın tamamen normal bir şekilde diğer göreve gelebiliyor olması, görevler arasında hiçbir gelişme veya yaralanma yaşamaması oynanış açısından bu derece gerçeklik üstüne olan bir oyunda büyük bir eksi olarak kalmış.
Silah Tadım Testi
Her ne kadar bir FPS oyunu olmasa da beni en çok sevindiren kısımlardan birisi burası oldu. Özellikle silah seslerinin bu kadar başarılı olması ister istemez kendinizi bir yerlere ateş ederken bulmanıza sebep olabiliyor. Oyunda Shotgun, SMG, LMG, AR, DMR ve SNR sınıflarına ait 24, tabancalar içinse 6 farklı seçeneğiniz bulunuyor. Bu 30 silahın da seslerinde inanılmaz derecede güzel bir işçilik ortaya çıkmış. Üstelik ateşlediğiniz ortamın açık alan olması, kapalı alan olması, dolu veya boş olması gibi etkenler silahın ateşlenme sesinin de değişmesine sebep oluyor. AS Val ve harika sesini deneyimlemeyi unutmayın.
Bunlar dışında yanınıza alabileceğiniz sersemletme bombası, el bombası, sis bombası ve yanıcı bombalar bulunuyor. Hepsinin taktiksel açıdan kullanışları zaman zaman büyük öneme sahip olabiliyor. Özellikle görev yapıları bombalarınıza önem vermeniz için tasarlanmış gibi hissettiriyor. Bu açıdan envanter puanlarınızı her karaktere bombalar eklemek için kullanmak önem taşımakta.
Silah özelleştirmelerindeki seçenekler beklentilerimin oldukça altında kaldı. Namlu eklentileri olarak silahınıza yalnızca susturucu ekleyebiliyorsunuz. Silahın altına lazer veya el feneri, uzatılmış şarjör seçeneği veya zırh delici mermi kullanma özellikleri de yalnızca bunlarla kısıtlı. Dürbün olarak Red Dot eklemek yapacağınız atışların daha doğru gitmesini sağlarken, ACOG ve Nişancı Dürbünü gibi seçenekler gerçekten atış yapacağınız alana kamerayı yakınlaştırarak nokta atışı yapabilmenizi sağlıyor.
Envanter özelleştirmelerinin de ardından haritalarda yapabileceğiniz bazı ufak özelleştirmelere değinmek istiyorum. Bir haritayı hikaye modunda bitirdikten sonra Single Mission kısmından bu haritaları tekrar oynamak mümkün. Üstelik bunu yaparken günün saatini, hava durumunu ve istediğiniz zorluk seviyesini düşmanların sayısından, hasarına kadar tek tek ayarlamak sizin elinizde. Hikaye modundaki en büyük dostunuz olacak UAV için bile ayarlar bu ekranda mevcut.
Özellikle de haritaları öğrenene kadar UAV kullanmak en büyük yardımcınız oluyor. Hiç beklemediğiniz yerden çıkan ve ölümünüze sebep olan kalabalık devriyelere oyun boyunca oldukça sık denk geliyoruz. Haritayı öğrendikten sonra normal bir şekilde oynamak ve farklı taktikler denemek oldukça zevkli olmakla birlikte, haritayı öğrenene kadar da çileden çıkmamak adına UAV’nin büyük yardımı dokunuyor.
Daha Fazla Özelleştirme
Steam Atölyesi oyunun çıkışından itibaren geliştiriciler tarafından destekleniyor, mod yapmayı ve indirmeyi seven oyuncular için oldukça güzel bir özellik. Oynadığım sırada inanılmaz fazla mod bulunmuyordu fakat başka insanların yaptığı bir görevi, yine başka insanların yaptığı Desert Eagle .50 ile geçmek için uğraştım. Door Kickers gibi topluluklara bakınca, Thunder Tier One için zaman ilerledikçe oldukça güzel atölye öğeleri bulunabilir hale gelecektir. Hatta dilerseniz aklınızdaki silahları, görevleri, haritaları hatta kozmetikleri kendiniz de yapabilir ve oyuna ekleyebilirsiniz. Fakat oyunu herhangi bir mod ile oynarken, hatta indirdiğiniz atölye öğesi yeni bir harita bile olsa herhangi bir deneyim kazanmak mümkün değil. Oyunu bitirdiğim halde bu kısıtlamadan dolayı 10 seviye kaldım. Hikaye görevlerini bitirmenin yanısıra ekstra mücadeleler ile seviye atlamanızı hızlandırabiliyorsunuz. Bunlar belli bir hava durumunda oynamanızı veya belli bir modda skor almanızı isteyen mücadeleler. Seviye atlamak yeni ekipman açmayı ve görünüş olarak kamuflaj açmayı sağlamakta. Yine de seviye atlama karşılığındaki ödüllerin ilerleme hissini yeterli ölçüde vermediğini düşünüyorum.
Oyun ne yazık ki benzer oyunlarda var olan herhangi bir istatistik veya mücadele kavramını şu an için barındırmıyor. Bu da oyunu tek oynayışta hiçbir ekstra için uğraşmadan yalnızca barındırdığı 9 haritayı oynayarak kısa bir sürede bitirebileceğiniz anlamına geliyor. Tek başınıza oynamanın bazı eksileri olsa bile oyun kesinlikle bölümlere yaklaşabileceğiniz farklı yönler sayesinde ve arkadaşlarınızla iyice mükelleştirebileceğiniz taktikler uygulayabileceğiniz hatta modlar sayesinde çok daha çeşitli haritalara ve görevlere ulaşabileceğiniz sürece oldukça eğlenceli. Üstelik oyunun oldukça iyi optimize edilmiş olması, böylesine güzel grafiklere rağmen donmadan, takılmadan ve hiç çökme yaşamadan bitirmemi sağladı.
Özellikle çıktığı dönemde benzer oyunların eksiğini çektiğimiz için karşımıza büyük bir boşluğu dolduran potansiyeli sağlam bir oyun çıkmış. Yapacağınız eylemlerin sonucunu düşünerek oynamanız büyük önem taşıyor, aksi halde göreve en baştan başlamak zorunda kalabiliyorsunuz. Yalnızca 9 bölümlük bir hikayede, çok basit bir mekanik olarak ateş etmek için düşmana fareyi götür ve tıkla mekaniğini oyunun diğer özellikleri ile birleştirerek oldukça tatmin edici ve gerçekçi bir hisse dönüştürmeyi başarıyorlar. Harika grafikleri ve silah sesleri de cabası. Tek başına oynamak için henüz içerikleri çok dolu hissettirmeyen, ilerleme hissiyatı bulunmayan bir oyun fakat arkadaşlarınızla birlikte uzun süre boyunca tadını alabileceğiniz bir oyun.