Uzun zamandır beklenen, yer yer çıkış tarihi ötelenen, daha çıkmadan yoğun bir eleştiri yağmuruna tutulan tam teşekküllü Assassin’s Creed oyunu Shadows sonunda oyuncularıyla buluşuyor. Biz de oyunu sizler için önceden oynayıp incelemek istedik.
Çok satan Origins, Odyssey, Valhalla üçlemesinden sonra uzun bir nadas dönemine giren oyun serisi, oyuncuları da oylamak adına bir geçiş oyunu olarak Mirage’ı sunsa da gözler yeni mekaniklere, kendini tekrar etmeyen yan görevlere, orijinal karakterlere ve uzun oynanış süresine sahip bir oyun bekliyordu. Bakalım Assassin’s Creed: Shadows bunları sağlayabiliyor mu?
Oyun Dünyasını Tanıyalım
1579 yılının feodal Japonya’sındayız. Farklı derebeyleri tarafından yönetilen topraklardan oluşan ülke, gelecekte Büyük Birleştirici olarak anılacak Oda Nabunaga tarafından birleştirilecektir. Tabii bu birleşme kansız olmayacaktır. Oyunumuz da Nabunaga’nın ülkeyi birleştirmek üzere diğer klanlara savaş açtığı yıllarda geçmekte. Asırlardır büyük klanların savaşları arasında tarafsız kaldığı ve kendi hâlinde yaşadığı için ezilen Iga ve Koka Bölgeleri de bu sefer sessiz kalmayacak ve kendi elit birlikleri olan shinobi’lere, yani ninjalara güvenecektir. Bu dönem ayrıca Portekiz’in ilk kez Japonya’ya ayak bastığı, ticaret serbestisi aldığı ve Cizvit tarikatını göndererek Hristiyanlığı yaymaya başladığı dönemdir. Oyunun kronolojik tarihine göre de Japonya Tapınakçılarla (Templars) ilk kez bu dönemde karşılaşacaktır.
Oyun tam dokuz bölgeden oluşuyor ve her biri oldukça geniş. Bol bol orman mevcut ve bu ormanlar gerçeğe uygun şekilde tasarlanmış; yani çok sık çalı ve bambu örtüsüyle kaplı. Dolayısıyla ana yoldan sapıp ormanın içinden kestirmeden gideyim deseniz bile karakterlerin geçemeyeceği kadar dik ve sık bir arazi koşuluyla karşı karşıya kalıyorsunuz. Bu da bazen sizi çileden çıkarabiliyor. Ama açık konuşmak gerekirse şu ana kadar ki en güzel doğaya sahip diyebilirim. Oyun süresince mümkün olduğunca Hızlı Yolculuk kullanmayıp her yere yaya olarak veya atla gitmeyi tercih ettim. Özellikle Ray Tracing’i açtığınızda ortaya muhteşem görüntüler çıkıyor.
Sadece haritadaki kartal sembollerine (keşif noktalarına) basarak Hızlı Yolculuk yapsanız bile haritanın genişliğinden dolayı hedefinize ulaşmanız epey zaman alabiliyor. Bunun için oyunda ekstra hızlı yolculuk yapabileceğiniz üsler kurabiliyorsunuz, bunu yazının devamında anlattım.
Görsellerden göreceğiniz üzere oyunda dört mevsimi de yaşıyorsunuz. Bu mevsimler sadece görsel değil, oynanışı inanılmaz etkiliyor. Kışın yağan diz boyu kar yüzünden hareket kabiliyetiniz inanılmaz düşüyor. Kar fırtınaları sayesinde ayak sesiniz bastırılıyor ve görüş kısıtlanıyor, bu sayede düşmana daha kolay yaklaşabiliyorsunuz. Ayrıca donmuş nehir ve göllerin üstünde koşabiliyor, ata binebiliyorsunuz, bu sayede yolculuklar daha da kolaylaşıyor. Aynı şekilde sıcak aylar geldiğinde küçük göletlerde suyun altından ilerleyebiliyor, düşmana sudan çıkarak suikast düzenleyebiliyorsunuz. Bahar aylarındaki şiddetli yağmur fırtınaları da yine ayak seslerinizi bastırıyor, görüşü kısıtlıyor.
Mevsimleri kafanıza göre değiştiremiyorsunuz, her mevsimin bir zaman döngüsü var. Hızlı Yolculuk seçeneğini kullandıkça oyundaki gerçek zamanlama çalışıyor ve mevsim geçişleri hızlanıyor. Aynı mevsimde kalmak istiyorsanız geleneksel yollarla yolculuk yapmak isteyebilirsiniz. Tabii mevsimlerin avantaj ya da dezavantajlarını önemsemiyorsanız sürekli Hızlı Yolculuk kullanabilirsiniz.
Oyun Modları
Oyuna başlarken diğer oyunlardan farklı olarak birkaç oyun modu sunuluyor, bunlardan en çok dikkat çekeni Canon Mode. Benim gibi oyunun orijinal (canon) hikâyesine meraklıysanız Canon Mode tam size göre. Bu mod sayesinde ikili diyaloglarda hiçbir seçim yapmıyorsunuz, karakteriniz söylemesi gerekeni söylüyor ve çekiliyor. Böylece gerçek hikâyeye hâkim olurken diyalog seçerek vakit de kaybetmemiş oluyorsunuz. Zaten oyun içi yapılan tercihlerin oyun sonuna pek bir etkisi de bulunmuyor.
Oyunun en zor zorluk modu Expert’te çatılarda fark edilme ayarı getirilmiş. Bu zorluğu seçtiğinizde düşmanın tüm fiziksel kabiliyetleri artarken görüş açısı da genişliyor; bu yüzden artık çatıya çıkıp kenardan aşağı bakınca düşman da yukarı bakıp sizi görebiliyor. Zorlu ve daha gerçekçi bir oynanış istiyorsanız bu modu denemenizi şiddetle tavsiye ediyorum.
Bunun dışında eski oyunlardaki gibi dil modu mevcut, ben oyun seslendirmesini Japonca-Portekizce, altyazıları İngilizce oynamayı tercih ettim.
Oynanabilir Karakterler
Bilindiği üzere oyunu iki karakterle oynayacağız; Fujibayashi Naoe (kısaca Naoe) ve Yasuke. Assassin’s Creed Syndicate’ten beri ilk kez aynı anda iki karakterle oynama fırsatına sahip olacağız.
Naoe, asi Iga bölgesinde yaşayan, bölgenin defakto liderlerinden Fujibayashi Nagato’nun kızı olarak karşımıza çıkıyor. Nagato, tarihte de ninja kültürünün en önemli ilk üç ismi arasında gösterilmektedir. Kurgusal bir karakter olan Naoe, babasının sancağını devralıp bir ninja oluyor. Oyun süresince gerek yan görevler, gerek flashback sahneleriyle sık sık Naoe’nin eğitim yıllarına gidecek, geçmişine şahit olacağız.
Yasuke karakteri ise oyunun en çok tartışılan ögelerinden biriydi. Yasuke, gerçekten de tarihi kayıtlarda adı geçen ve tutarlı bir hayat hikâyesine sahip bir karakter olarak karşımıza çıkıyor. Portekizli tüccarlarla birlikte, Cizvit tarikatına mensup İtalyan Alessandro Valignano’nun Siyahi kölesi olarak Japonya’ya gelen Yasuke, adada görülen ilk Siyahi olduğu için Oda Nabunaga’nın dikkatini çeker ve Nabunaga’nın maiyetine katılır. Samuray olarak yetiştirilen Yasuke kısa sürede Nabunaga’nın şahsi koruması olur ve en önemli görevlere gönderilir.
Yeni Yetenek Ağaçları ve Yetenek Mekanikleri, Silahlar
Son oyunlardaki gereksiz dallanan budaklanan yetenek ağaçlarının bu oyunda daha derli toplu bir hâle getirildiğini görüyoruz. İki karakterin de kendine ait yetenek ağaçları mevcut, bunlar karakterin kullandığı silaha ve karakterin sınıfına göre (shinobi, samuray, assassin gibi) şekilleniyor.
Yetenek ağacındaki bir sonraki dala geçip yeni yetenekleri açmak için seviye atlamak yetmiyor. Seviye atladığınızda kazandığınız Mastery (Ustalık) puanlarıyla sadece yetenek ağacında açık olan yeteneklerinizi güçlendirebiliyorsunuz ama yeni yetenekleri açmak için Knowledge Rank adında bir sistem kurulmuş. Bu sisteme göre oyun boyunca haritada gördüğünüz kırmızı-turuncu ikonlu yan görevleri yaptıkça Japonya’ya ve dünyaya dair kültürünüzü artıyorsunuz, ne zamanki Knowledge Rank’ınızı 2.seviyeye taşırsınız, o zaman yetenek ağaçlarındaki ikinci yetenek sırasını kullanabilir hâle geliyorsunuz. Bu da sizi diğer oyunların aksine yan görev yapmaya zorluyor. Yani yan görev yapmadan yeni yetenekler göremiyorsunuz. Bu şekilde Knowledge Rank 3.seviye olduğunda 3. yetenek sırası açılıyor ve böyle devam ediyor.
Oyunda fırlatılabilir dört Tool mevcut, bunları sadece Naoe kullanabiliyor, bunlar;
- Shuriken: Klasik fırlatılabilir ninja yıldızları
- Smoke Bomb: Eski oyunlardan aşina olduğumuz, izimizi kaybettirmeye yarayan duman bombası.
- Kunai: Ağır hasar verebilen fırlatma hançeri
- Bell: Çıkardığı gürültüyle düşmanların dikkatini başka yöne çeken küçük zilli toplar.
Karakterlerimizi Tanıyalım
Tahmin edeceğiniz üzere Naoe çok daha hızlı, seri ama dayanıksız ve saniye başı daha düşük hasar veriyor; Yasuke ise çok daha hantal, savsak ama ağır zırhlı ve son derece yüksek hasarlar verebilen bir karakter olarak karşımıza çıkıyor. Açıkçası oyunla ilgili ilk eleştirilerimden biri de bu; iki karakter arasında gidip geldikçe eski oyunlardaki tüm Suikastçıların fiziksel olarak bu iki karakterin arasında bir yerde kaldığını fark ediyorsunuz. Yani iki uçta oynamak bazen sinir bozucu olabiliyor ve geleneksel Suikastçı hissiyatından uzaklaşıyorsunuz; ve evet, Odyssey ve Valhalla’daki karakterlerimiz bile daha Suikastçıvari kalıyor. Buna rağmen Suikastçı enerjisini en çok Naoe’den alıyorsunuz ve tahminimce oyun çıktıktan sonra en çok oynanış süresine sahip olacak karakter de açık ara farkla Naoe olacaktır.
Naoe Kartal Görüşü’ne sahipken Yasuke bu özelliğe sahip değil, o yüzden Yasuke ile oynarken kendinizi biraz kör hissedebilirsiniz. Bunun dışında PC’de farenin sağ tuşuna basılı tutarak eski oyunlarda kartal-şahin-kuzgunlarımızla tespit edebildiğimiz toplanabilir eşyaları kolaylıkla keşfedebiliyorsunuz.
Tabii ki karakterlerimizin fiziksel özelliklerine göre kullandıkları silahlar da değişiyor. İki karaktere de İkincil Silah (secondary weapon) geliyor, ana silahınız ve ikincil silahınız arasında hızla geçiş yapabiliyorsunuz. İki karakter de oyuna katanayla (Naoe için standart, Yasuke için uzun katana) başlasa da ilerledikçe yeni silahlar da kullanabiliyorsunuz ama her iki karakter için toplam üçer tip silah mevcut ve her silahın kendi yetenek ağacı var. Mastery puanlarınız da kısıtlı olacağı tek bir silah türünde ustalaşmaya zorlanıyorsunuz.
Oyunda iki karakterimize özgü dövüş ve hareket mekanikleri mevcut. Her iki karakter de gölgelerde saklanabilse de bu oyunda artık ışık ve sesin de önemi olduğu için Yasuke’nin saklı kalması çok zorlaşıyor. Yasuke’nin ağır zırhı yüzünden çıkardığı ses düşmanların dikkatini çekiyor ve büyük cüssesinin yansıttığı gölge de fark ediliyor. Dolayısıyla Yasuke’yi Osmanlı tokatçısı gibi kullanırken, Naoe’yi daha sinsi bir suikastçı olarak kullanmayı tercih ediyorsunuz.
Kendi Birliğimizi Kuruyoruz
Her ne kadar oyun kronolojisine göre 16. yy.’da Suikastçılar ve Tapınakçılar dünyanın her yanına yayılmış ve savaşıyor olsa da Japonya’ya yeni geldikleri için henüz kendimize resmî olarak Suikastçı demiyoruz fakat bu kendi örgütümüzü kurmamıza engel değil. Oyun süresince bir ana üs (Hideout) ve her şehirde küçük üsler (Kakurega) kurarak casus ağımızı genişletiyoruz. Ana üssümüzde demirhane, ticarethane, casus merkezi gibi binalar kurup bunları geliştirebiliyoruz. Bu sayede ekipmanlarımızı güçlendirebiliyor, casus sayımızı genişletebiliyoruz. Ayrıca oyun süresince önemli müttefikler kazanabiliyoruz ancak o müttefikleri kazanmak kolay olmuyor, önce ön gereksinimleri tamamlamak, müttefik adaylarının güvenini kazanmak gerekiyor.
Diğer oyunlarda olduğu gibi ana hedeflerimize ulaşmak için daha küçük hedefleri bulup ortadan kaldırmak, ipucu toplamak gibi angaryalarla uğraşmamız gerekiyor ama eski oyunlara kıyasla bu çok daha zorlaştırılmış. Ama merak etmeyin, tüm angaryalarla sizin uğraşmanıza gerek yok. Casuslarınızı bu angaryalara gönderip başka işlerle uğraşabilirsiniz ama yine de casuslarınızın bu göreve hazır olduğundan emin olun. Tüm bunları şehirlere açtığımız küçük şubelerden de (Kakurega) yapabiliyoruz ve bu küçük şubelerin en önemli özelliği o şehirlere Hızlı Yolculuk yapmaya imkân tanıyor olması. Çok da ufak olmayan bir meblağ harcayarak bu şubeleri açabiliyoruz. O yüzden stratejik şehirlere açmak önemli.
Görevler Yan Görevler
Oyunun geçtiği dönem gereği dünyada resmî olarak Suikastçı ve Tapınakçı örgütlerinin var olduğunu biliyoruz. Katolik kilisesinin Cizvit cemaatiyle Japonya’ya gelmesi, Tapınakçıların peydah olmasına, buna tepki olarak da Suikastçıların ortaya çıkmasına neden olacak.
Eski oyunlardaki karışık görev ve suikast hedefi ağaçları bu oyunda tek bir sayfada toplanmış. Artık görev ağacında sadece ortadan kaldırmamız gereken Tapınakçı liderleri değil, Naoe ve Yasuke’nin şahsi hikâyesinin görevleri, bölge halklarına musallat olan Roninler, eşkıyalar, müttefik edinmek için yapmamız gereken görevler, toplanması gereken erzaklar, henüz adı League olan ama ileride başka bir şeye evrilecek casus ağı görevleri gibi pek çok görev ağacı mevcut. Bu şekilde daha derli toplu bir sayfa olmuş. Görev sayısı çok gibi gözükse de görevler birbirini fazla tekrar etmediği için pek şikâyet etmiyorsunuz.
Oyundaki çoğu yan görev iki karakter için ortak, bunları tamamladığınızda Knowledge Rank kazanıyorsunuz ve bu da yeni yetenekler açabilmenizi sağlıyor. Bu yan görevlere sadece Naoe’ye ait olan Kuju-kiri meditasyon noktaları, doğadaki hayvanları resmetme, kale fethetme, bazı kilit isimleri ortadan kaldırma, tapınaklarda dua etme gibi şeyler dâhil. Özellikle Kuji-kuri noktaları oldukça keyifli; bu noktalarda Naoe meditasyon yaparak geçmişe gidiyor ve bize de o anları oynama fırsatı veriyor.
Sonuç
Origins’le başlayan açık dünya deneyimi maalesef ki orijinal Suikastçı havasını biraz zehirlemişti. Mekanik olarak bizlere muhteşem bir deneyim yaşatsa da eskinin daha basit ama tatmin edici Assassin’s Creed oyunlarını özlettiği zamanlar olmuştu. Ubisoft da bu geri bildirimi ciddiye alacağını söyleyip Mirage oyununu çıkardığında eskinin havasını bir nebze tekrar yakalamayı başarmıştı.
Ubisoft fiziksel olarak birbirine aşırı zıt iki karakterli bir oyun yapmak gibi klişe bir yol izleyerek her türden oyuncuyu etkilemeye çalışsa da karakterlerin ikisinin de herhangi bir Suikastçı’ya benzememesi nedeniyle istenen etkiyi yaratamayacak gibi duruyor. Naoe bugüne kadar ki tüm suikastçılardan daha hızlı bir karakter, o yüzden oynarken kendinizi geleneksel bir Assassin’den ziyade bir Anime karakteri olarak hissedebilirsiniz fakat bu, dövüş mekaniklerinden zevk almayacağınız anlamına gelmiyor. Hem Naoe’nin hem Yasuke’nin silah tutuşları, ayak ve vücut postürleri, saldırı ve savunma hamleleri gerçek sanatçılarla modellenmiş, bunu da oynarken fark ediyorsunuz ve oldukça keyif veriyor. Oyuna mevsimlerin eklenmesi dünyayla daha fazla etkileşime girmenizi sağlıyor ancak bu yine de yeterli değil.
Oyunun hikâyesi ise son oyunlara nazaran bir nebze daha yavaş akıyor, özellikle geçtiği dönem gereği tüm dünyada Suikastçı-Tapınakçı mücadelesi yoğun bir şekilde devam ederken bunlar Japonya’ya yeni geldiği için uzun bir süre ne Suikastçı ne de Tapınakçı havasını soluyamıyorsunuz.
Assassin’s Creed: Shadows her ne kadar diğer oyunlara kıyasla yeni mekaniklere, daha gerçekçi bazı ögelere ve önceki oyunların sevilen özelliklerini tek bir oyunda toplamaya çalışmış olsa da orijinal havayı yakalamayı yine başaramamış gibi duruyor. Ancak bu, oyundan zevk almayacağınız anlamına kesinlikle gelmiyor.
Son olarak, hikâye ilerledikçe gelecekte çıkacak oyunlara da göz kırpıyor diyebiliriz ama bunun için biraz dikkatli oynamak gerek. O yüzden hikâyenin yarım kaldığını sanmayın!
İnceleme
Assassin's Creed Shadows
. Japon kültürünü, özellikle ninja, samuray kültürünü seviyorsanız, açık dünyada gezmeyi ve keşif yapmaya istekliyseniz ve benim gibi Origins-Odyssey-Valhalla üçlemesinden “her şeye rağmen” zevk aldıysanız, bu oyunu da kaçırmamanızı tavsiye ederim.
ARTILAR
- Yepyeni mekanikler
- Şahane bir Japonya atmosferi
- Oyundaki gerçekçilik dozu tadında
- Mevsimlerin eklenmesi
EKSİLER
- Orijinal Assassin's Creed atmosferinden biraz uzakta
- Karakterler ne tapınakçı ne suikastçı havası verebiliyor